Mansuroğlu Mah. 288/6 Sk. No: 12/2, Bayraklı / İzmir

TCK m. 191 – Uyuşturucu kullanımı davaları

10.10.2025
742
TCK m. 191 – Uyuşturucu kullanımı davaları

Bu makale, TCK m. 191 kapsamında düzenlenen “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak” suçunu kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Yazıda suçun unsurları, uygulamadaki sorunlar, Yargıtay kararları, denetimli serbestlik ve etkin pişmanlık hükümleri detaylı biçimde incelenmiştir.

1. Uyuşturucu kullanımı Suçunun Kanuni Dayanağı

TCK m. 191/1: “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

2. Uyuşturucu kullanımı Suçunun Unsurları

  • Fail: Herkes olabilir. Failin uyuşturucu ticareti amacı gütmemesi gerekir.
  • Mağdur: Toplumun tamamıdır; bireysel mağdur bulunmaz.
  • Fiil: Satın alma, kabul etme, bulundurma veya bizzat kullanma hareketlerinden herhangi biridir.
  • Kast: Suç yalnızca kasten işlenebilir.

3. Kullanma – Ticarete Arz Ayrımı

Kullanma ve ticaret suçu arasındaki ayrım, uygulamada en önemli sorundur. Küçük miktarlar ve kişisel kullanım emareleri varsa TCK 191 uygulanır. Ancak fiil satış, başkalarına temin veya büyük miktarlar içeriyorsa TCK 188 devreye girer.

Yargıtay’dan Örnekler

  • Yargıtay 10. CD, 2019/3563 E., 2020/1482 K.: 1,20 gram esrarın kişisel kullanım sınırında olduğu kabul edilerek TCK 191 kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği vurgulandı.
  • Yargıtay 20. CD, 2018/4958 E., 2019/745 K.: Çok sayıda fişek ve satışa hazır paket bulunması nedeniyle TCK 188 uygulanması gerektiğine hükmedildi.
  • Yargıtay CGK, 2017/20-121 E., 2019/117 K.: Kullanım amacıyla bulundurulan madde miktarının yanında paketleme, iletişim kayıtları gibi emarelerin de dikkate alınması gerektiği belirtildi.

4. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE) ve Denetimli Serbestlik

TCK 191’in en karakteristik özelliği, doğrudan hapis cezasına hükmedilmesi yerine şüpheliye denetimli serbestlik ve tedavi imkânı tanınmasıdır. Uyuşturucu kullanımı süreci aşağıdaki gibi işler:

  • İlk Yakalanma: Kamu davasının açılması 5 yıl süreyle ertelenir.
  • Denetimli Serbestlik: Şüpheli en az 1 yıl denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulur. 7445 sayılı Kanun ile bu süre 3 yıla kadar uzatılabilir.
  • Tedavi: Gerekli görüldüğünde tedaviye tabi tutulur.
  • İhlal: Yükümlülüklere uymamakta ısrar edilirse kamu davası açılır.
Tck 191 Kapsaminda Uyusturucu Kullanimi

Tck M. 191 Ve Devamı Uyarınca Denetimli Serbestlik Süreci

5. Uyuşturucu Kullanımında Denetimli Serbestlik Süreci

TCK m. 191 kapsamında uyuşturucu kullanımı suçundan yakalanan kişiler için en önemli aşama, denetimli serbestlik (DS) tedbiridir. Bu kurumun amacı, kullanıcıların doğrudan hapis cezası ile karşı karşıya kalmasını önlemek ve onları topluma kazandırmaktır. Süreç, 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde yürütülür.

5.1. Denetimli Serbestliğin Başlaması

  • Şüpheli ilk kez yakalanmışsa, savcılık kamu davasının açılmasını 5 yıl süreyle erteler.
  • Bu erteleme süresinde şüpheliye asgari 1 yıl DS tedbiri uygulanır. 7445 sayılı Kanun değişikliği ile bu süre 3 yıla kadar uzatılabilir.
  • DS kararları Cumhuriyet başsavcılığı denetimli serbestlik müdürlüklerince yürütülür.

5.2. Yükümlülükler

Denetimli serbestlik altında olan kişilere farklı yükümlülükler getirilebilir. Bunlar şunlardır:

  • Belirli aralıklarla denetimli serbestlik müdürlüğüne imza vermek,
  • Uyuşturucu kullanmadığını kanıtlamak için düzenli aralıklarla testlere girmek (düzensiz çağrı da yapılabilir.),
  • Psikososyal destek ve eğitim programlarına katılmak,
  • Gerekirse tedaviye tabi tutulmak.

5.3. Denetimi İhlal Durumu

Kişi, yükümlülüklerini yerine getirmezse veya uyuşturucu kullanmaya devam ederse, savcılık KDAE kararını bozarak kamu davası açar. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre bu ihlaller ayrıca bir suç oluşturmaz, ancak doğrudan asıl davanın açılmasına sebep olur.

5.4. Sürecin Başarıyla Tamamlanması

Sanık denetimli serbestlik süresini başarıyla tamamlarsa, kamu davası açılmaz ve dosya düşer. Böylece kişi sabıkalı duruma düşmeden yeniden topluma kazandırılmış olur. Bu yönüyle denetimli serbestlik, cezalandırmadan çok rehabilitasyon işlevi görür.

5.5. Uygulamada Örnek

Örneğin, sanık ilk defa 1 gram esrar ile yakalandığında savcılık 5 yıl KDAE kararı verir. Sanık 1 yıl boyunca denetimli serbestlik programına devam eder, ayda bir testlere girer ve herhangi bir ihlal yapmazsa süreç tamamlanır. Bu durumda hakkında dava açılmaz ve siciline işlenmez.

5.6. Avukatın Rolü

Avukat, müvekkilini DS yükümlülükleri konusunda bilgilendirmeli ve ihlal risklerini önlemelidir. Ayrıca, tedavi ve rehabilitasyon programlarına katılımın sağlanması, sürecin başarıyla tamamlanması açısından kritik öneme sahiptir.

6. Uyuşturucu kullanma suçunun cezası

Durum Uygulama Sonuç
İlk kez yakalanma 5 yıl KDAE + en az 1 yıl DS/tedavi Kamu davası açılmaz
DS yükümlülüklerini ihlal KDAE bozulur 2-5 yıl hapis cezası davası açılır
Hüküm kurulması Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılama 2-5 yıl hapis, HAGB veya erteleme olasılığı

7. Uyuşturucu Kullanımında Etkin Pişmanlık (TCK m. 192)

Kullanıcı açısından etkin pişmanlık, temin ettiği kişileri veya kaynakları bildirmesiyle devreye girer. Fail, resmî makamlar suçtan haber almadan önce uyuşturucu temin ettiği kişiyi açıklarsa cezasızlık söz konusu olabilir.

Yargıtay Kararlarından Örnekler

  • Yargıtay 10. CD, 2015/11832 E., 2016/7432 K.: Failin uyuşturucuyu aldığı kişiyi samimi şekilde bildirmesi ve teşhise / tespite yarar bilgiler vermesi etkin pişmanlık kabul edildi.
  • Yargıtay 20. CD, 2017/2543 E., 2018/4512 K.: Failin verdiği bilgiler gerçeği yansıtmadığı için etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmadı.

8. Uygulamada Karşılaşılan Örnekler

  • Üniversite öğrencisinin üzerinde 2 gram esrar çıkması → TCK 191 kapsamında DS uygulanması.
  • Sanığın evinde satışa hazır 30 fişek bulunması → TCK 188 (uyuşturucu ticareti) kapsamında ağır ceza yargılaması.

9. Uyuşturucu Kullanımı Davalarında Hangi Mahkeme Görevlidir?

TCK m. 191 kapsamında açılan davalara Asliye Ceza Mahkemeleri bakar. (CMK m. 12 ve 13).

10. Uyuşturucu Kullanımı Hakkında Yargıtay Kararları

1. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2019/3563 E., 2020/1482 K.

Sanık üzerinde 1,20 gram esrar bulunmuş ve mahkemece TCK m. 188 kapsamında cezalandırmaya gidilmiştir. Yargıtay, esrarın miktarının kişisel kullanım sınırlarında olduğunu, olay yerinde satışa hazır paketleme, müşteri trafiği veya başkalarına arzı gösteren herhangi bir emareye rastlanmadığını belirterek kararı bozmuştur. Kararda, uyuşturucu ticareti ile kullanma suçu ayrımında yalnızca madde miktarının değil, yakalanma şekli, failin sosyal durumu ve maddi delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu nedenle sanığın eylemi TCK m. 191 kapsamında değerlendirilmiş, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanması gerektiğine hükmedilmiştir.

2. Yargıtay 20. Ceza Dairesi, 2018/4958 E., 2019/745 K.

Sanığın evinde yapılan aramada çok sayıda fişek halinde paketlenmiş uyuşturucu madde ele geçirilmiştir. Yargıtay, bu durumun kişisel kullanımı aşan, satışa hazır hale getirilmiş bir görüntü verdiğini tespit etmiştir. Ayrıca sanığın iletişim kayıtlarında uyuşturucu satışıyla ilgili konuşmalar yer almıştır. Bu nedenle sanığın eyleminin TCK m. 191 kapsamında değil, TCK m. 188 – Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Kararda, “kişisel kullanım sınırını aşan miktar ve paketleme”nin ticaret suçunun en önemli göstergelerinden biri olduğu açıkça belirtilmiştir.

3. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2017/20-121 E., 2019/117 K.

Dosyada sanığın üzerinde bulunan uyuşturucu miktarı, kullanım sınırlarına yakın görünmekle birlikte olayın koşulları değerlendirilmiştir. CGK, kullanım–ticaret ayrımında yalnızca miktara bakılamayacağını, paketleme şekli, satışa elverişli fişekleme, sanığın ekonomik durumu, yakalanma biçimi ve delil bütünlüğü gibi unsurların birlikte ele alınması gerektiğini vurgulamıştır. Bu karar, içtihatlarda “çoklu kriter” yaklaşımının en açık ifadesi olarak önem taşır. CGK ayrıca, failin öğrenci olup olmamasının veya sabıkasızlığının tek başına belirleyici olmayacağını da ifade etmiştir.

4. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2015/11832 E., 2016/7432 K.

Sanık, yakalanmasının hemen ardından uyuşturucuyu temin ettiği kişiyi ve temin yöntemini açıkça ifade etmiştir. Kolluk kuvvetleri bu bilgiler sayesinde tedarikçiyi yakalamış ve suç delillerine ulaşmıştır. Yargıtay, bu durumda TCK m. 192 etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine hükmetmiş, sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini isabetli bulmuştur. Kararda, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için verilen bilgilerin doğru, faydalı ve somut sonuç doğurması gerektiği açıkça belirtilmiştir.

5. Yargıtay 20. Ceza Dairesi, 2017/2543 E., 2018/4512 K.

Sanık, yakalandıktan sonra uyuşturucuyu kimin sattığını söylediğini iddia etmiş; ancak yapılan araştırmalarda verdiği bilgilerin yanlış olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay, bu durumda etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmanın mümkün olmadığını belirtmiştir. Kararda, “failin verdiği bilgilerin soruşturma makamlarına katkı sağlamaması halinde TCK m. 192 uygulanmaz” denilerek, etkin pişmanlığın keyfi beyanlarla suiistimal edilemeyeceği vurgulanmıştır.

6. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2016/3425 E., 2017/6289 K.

Sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verilmiş ancak sanık yükümlülüklere uymamıştır. İlk derece mahkemesi, yeniden kamu davası açılması gerektiğini belirterek hüküm kurmuştur. Yargıtay ise, KDAE (kamu davasının açılmasının ertelenmesi) süresince yükümlülüklere uymamanın doğrudan kamu davası açılmasına yol açacağını, ayrıca “ihlal”in bağımsız bir suç oluşturmadığını vurgulamıştır. Bu karar, uygulamada DS’nin ihlali halinde izlenecek usulü netleştirmesi bakımından önemlidir.

7. Yargıtay 20. Ceza Dairesi, 2019/7123 E., 2020/4521 K.

Sanık, DS kapsamında yükümlülüklerine uymadığı için hakkında kamu davası açılmıştır. İlk derece mahkemesi 2 yıl hapis cezası vermiş, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Yargıtay ise, dosya kapsamındaki emarelerin HAGB uygulanmasına uygun olduğunu, failin sabıkasız olduğunu ve yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaat oluştuğunu belirterek bozma kararı vermiştir. Bu içtihat, DS ihlali sonrasında dahi sanığın HAGB’den yararlanabileceğini göstermektedir.

8. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2014/12245 E., 2015/9812 K.

Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmiş; Cumhuriyet savcısı itiraz etmiştir. Yargıtay, TCK m. 191 suçunun niteliği gereği HAGB’nin uygulanabilir olduğunu, cezanın bireyselleştirilmesinde bu seçeneğin göz ardı edilemeyeceğini vurgulamıştır. Bu karar, hâkimlerin takdir yetkisini genişletmiş ve kullanıcıların hapis cezası yerine toplumsal uyum programlarına yönlendirilmesini desteklemiştir.

9. Yargıtay 20. Ceza Dairesi, 2016/8452 E., 2017/3912 K.

Sanık üzerinde 0,8 gram metamfetamin bulunmuş, mahkemece ticaret suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Yargıtay, bu miktarın kişisel kullanım sınırında olduğunu, sanığın evinde veya çevresinde satışa ilişkin başka emare bulunmadığını belirterek kararı bozmuştur. Böylece sanığın eylemi TCK m. 191 kapsamında kabul edilmiştir. Karar, “çok küçük miktarların ticaret kapsamında değerlendirilemeyeceğini” açıkça ortaya koymuştur.

10. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 2013/11658 E., 2014/7219 K.

Sanık, yakalanmadan önce gönüllü olarak uyuşturucuyu temin ettiği kişiyi bildirmiştir. Kolluk kuvvetleri bu bilgiler doğrultusunda şüpheliyi yakalamış ve delillere ulaşmıştır. Yargıtay, etkin pişmanlık hükümlerinin koşullarının oluştuğunu kabul etmiş ve sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini onamıştır. Bu karar, etkin pişmanlığın uygulamada cezasızlık sonucunu doğurduğunu gösteren önemli bir emsaldir.

11. Uyuşturucu Kullanımı Davalarında Ceza Avukatları için Öneriler

TCK m. 191, ceza hukukunun klasik cezalandırıcı yaklaşımından ziyade toplumu korumaya ve bireyi tedavi etmeye yönelen bir düzenlemedir. Bu nedenle avukatların dosya stratejisi yalnızca ceza indirimi değil, tedavi ve DS sürecinde müvekkilin yükümlülüklere uyumunu da sağlamaya yönelmelidir.

Ceza avukatları için TCK 191 dosyalarında en kritik nokta, müvekkilin sürecin başından itibaren doğru yönlendirilmesidir. Müvekkile, yükümlülüklere uymanın önemi, DS tedbirlerine riayet edilmemesi halinde davanın açılacağı açıkça anlatılmalıdır. Ayrıca etkin pişmanlık hükümleri titizlikle değerlendirilmelidir. Müvekkilin uyuşturucuyu temin ettiği kişiyi açıklaması durumunda cezasızlık dahi mümkün olabilir. Ancak verilecek bilgilerin doğruluğu hayati önemdedir; aksi halde hem ceza indirimi uygulanmaz hem de müvekkil “yanıltıcı beyanda bulunma” riskiyle karşılaşır.

Avukat, DS sürecinde müvekkilinin programlara katılımını takip etmeli, gerektiğinde kuruma bilgi vermeli ve yükümlülük ihlali riskini önlemelidir. Ayrıca Yargıtay kararları yakından takip edilmeli; özellikle kullanım–ticaret ayrımı noktasında emsal kararlarla savunma güçlendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki çoğu dosyada savunmanın başarısı, müvekkilin “kullanıcı” mı “satıcı” mı olduğu tartışmasına bağlıdır. Sonuç olarak TCK 191 davalarında avukatın görevi yalnızca mahkeme savunması değil, aynı zamanda müvekkilin rehabilitasyon sürecine de rehberlik etmektir.

Av. Ramazan Sertan Safsöz

5/5 - (1 vote)
Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Bir Yorum Yazın

Bilgi almak için bizi arayabilirsiniz.
Whatsapp
Safsöz Hukuk Bürosu
Safsöz Hukuk Bürosu
Merhaba!
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
1