
Yağma suçu, bir kişinin zilyetliğinde bulunan malı cebir veya tehdit kullanarak almaktır. Bu suç, hırsızlık ile tehdit/cebir fiillerinin birleşmesi sonucu ortaya çıkan karma bir suç tipi olup birden fazla hukuki değeri korumaktadır. Nitelikli yağma suçu ise TCK m. 148’de düzenlenen yağma suçunun ağırlaştırılmış halini ifade eder.
Yağma suçunda fail önce mağdura karşı cebir (fiziksel şiddet) veya tehdit kullanarak mağduru malı vermeye veya karşı koymamaya mecbur bırakır; ardından mağdurun rızası baskı ile ortadan kaldırıldığı için malı kolayca alır veya mağdura aldırır. Böylece cebir/tehdidin araç, malın alınmasının amaç olduğu iki aşamalı bir fiille yağma suçu tamamlanır. Bu nedenle yağma suçu hem malvarlığına hem de kişi hürriyetine karşı bir suçtur; ancak kişi hürriyetine saldırı, malın alınmasına yönelik bir araç konumunda olduğundan, yağma sonuç itibariyle “mal aleyhine” işlenen bir suç olarak kabul edilir.
Basit yağma suçu şikâyete bağlı olmayıp kamu davası olarak re’sen soruşturulur. Suçun basit halinin cezası kanunen 6 yıldan 10 yıla kadar hapistir. Yağma suçunun, kanunda sayılan nitelikli hallerden biri veya birkaçı ile işlenmesi ise nitelikli yağma (TCK m.149) olarak adlandırılır ve daha ağır ceza öngörülür. Yağma suçu hakkında detaylı bilgi için linkte yer alan yazımızı okuyabilirsiniz. Bu yazının konusu nitelikli yağma suçu olup aşağıda TCK m.149’da sayılan tüm nitelikli yağma halleri ayrı başlıklar altında açıklanmaktadır.
TCK 149 Nitelikli Yağma Suçunun Kanuni Düzenlemesi
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 149. maddesinde yağma suçunun nitelikli halleri ve cezaları düzenlenmiştir. Kanun metnine göre:
“(1) Yağma suçunun; a) Silahla, b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, d) (Değişik: 18/6/2014-6545/64 md.) Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde, e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla, h) Gece vaktinde, işlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”
Yukarıdaki yasa metninde belirtilen (a)–(h) bentleri, yağma suçunun nitelikli hallerini göstermektedir. Bu bentler gerçekleştiğinde yağma suçu daha ağır cezalandırılır (10–15 yıl arası hapis). Fail birden fazla nitelikli hali bir arada gerçekleştirmişse hakim ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşarak daha yüksek bir ceza belirler. Örneğin, mağdura karşı birden fazla kişi tarafından, gece vakti ve silahla işlenen bir gasp suçunda hakim 10 yıl yerine daha yüksek bir temel ceza seçebilecektir. Nitelikli yağma suçunun her bir hali aşağıda ayrı ayrı ele alınmıştır.
a) Silahla Yağma (TCK 149/1-a)
Yağma fiilinin silahla işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır cezayı gerektirir. Silah kavramı TCK m.6’da geniş tanımlanmıştır: ateşli silahlar, kesici-delici aletler, patlayıcı maddeler, kasten yaralamada kullanılmaya elverişli her türlü alet “silah” sayılır. Fail gerçek bir silah kullanmasa bile, kurusıkı tabanca veya oyuncak silah gibi nesnelerle mağduru tehdit edip korkutarak malı almışsa Yargıtay uygulamasına göre bu da “silahla yağma” kapsamında nitelikli yağma olarak değerlendirilebilir (failin elindeki alet mağdurda ciddi zarar verebileceği inancını uyandırmışsa).
Önemli olan, cebir veya tehdidin silah kullanılarak gerçekleştirilmesidir; silahın fiilen kullanılıp kullanılmadığı veya ateş edilip edilmediği ikinci plandadır.
Nitekim TCK m.149 gerekçesinde de “silahın cebir veya tehdit amacıyla kullanılmasının bir önemi yoktur” denilerek, silahın mağdura gösterilmesi veya cebir aracı olarak kullanılması hallerinin bu nitelikli unsuru oluşturacağı vurgulanmıştır.
b) Kendini Tanınmayacak Hâle Koyarak Nitelikli Yağma (TCK 149/1-b)
Failin, yağma suçunu işlerken kimliğini gizlemek amacıyla kendisini tanınmaz hale sokması (maske takmak, yüzünü boyamak, kıyafet değiştirerek kılık değiştirmek vb.) suçun nitelikli yağma halini oluşturur. Böyle bir tedbir, mağdurun failin kimliğini tespitini zorlaştırarak suçun ortaya çıkmasını engellemeye yöneliktir. Kanun metninde “kendisini tanınmayacak bir hale koyması” ifadesi geniş yorumlanır. Örneğin yüz maskesi veya kar maskesi kullanmak tipik bir durumdur.
Kimi durumlarda fail, fiziki kılık değiştirme dışında da kimliğini saklayabilir. TCK m.149 gerekçesi, tehdidin mektupla yapılması halinde failin isimsiz, rumuzla veya sahte imzayla mektup göndermesini de bu kapsama örnek vermiştir. Dolayısıyla, sadece yüz maskesi değil, failin kendisini tanınmaz veya izini sürülemez kılmaya yönelik her türlü davranışı (sahte plaka kullanmak, sesini değiştirmek gibi) bu nitelikli hali oluşturacaktır.
c) Birden Fazla Kişi ile Birlikte Nitelikli Yağma (TCK 149/1-c)
Yağma suçunun birden fazla fail tarafından birlikte işlenmesi de ağırlaştırıcı nedendir. İki ya da daha fazla kişinin müşterek fail olarak yağma fiiline katılması halinde mağdur üzerindeki korkutucu etki artacağından kanun daha ağır ceza öngörmüştür. Burada önemli olan, faillerin müşterek fail konumunda birlikte hareket etmeleridir. Yani yağma suçunu en az iki kişi doğrudan doğruya birlikte icra etmelidir. Yalnızca diğer faile yardım eden ya da azmettiren konumundaki kişiler var ise, TCK 149/1-c uyarınca nitelikli yağma hükümleri uygulanmaz. Yargıtay da bu ayrımı benimsemektedir; örneğin bir olayda, sanıklardan biri bizzat mağduru tehdit edip parayı alırken diğer sanığın sadece gözcülük yapması halinde ikincisinin durumu yardım eden olarak değerlendirilip bu bentin koşulları oluşmayabilir.
Uygulamada gasp suçları çoğunlukla birden fazla kişiyle birlikte işlenmektedir. Örneğin, Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2018 tarihli bir kararında sanıklar, mağdurun işyerine birlikte girip silah zoruyla para talep etmişlerdir. Fail sayısı birden fazla, ayrıca silah kullanıldığı ve eylem işyerinde gerçekleştiği için Yargıtay, yerel mahkemenin sadece bazı bentleri uygulamasını eleştirmiş; sanıkların eyleminin silahla, birden fazla kişiyle ve işyerinde nitelikli yağma niteliğinde olduğunu vurgulamıştır.
Benzer şekilde, bir başka kararda sanığın kahvehanede iki kişiyle birlikte silahlı yağma girişimi de (a), (c) ve (d) bentleri kapsamında sayılmıştır. Bu kararlar, birden fazla failin ortak icrası halinde TCK 149/1-c bendinin mutlaka uygulanması gerektiğini, birden çok nitelikli hal varsa hepsinin kararda gösterilmesinin önemini ortaya koymaktadır.
d) Yol Kesmek Suretiyle veya Konutta/İşyerinde Nitelikli Yağma (TCK 149/1-d)
TCK 149/1-d bendi, iki farklı durumu nitelikli hal olarak saymaktadır: yol kesmek suretiyle yağma ve konutta, işyerinde veya eklentilerinde yağma.
- Yol keserek yağma: Fail, herkesin kullanabileceği bir yolda veya yerde mağdurun yolunu kesip onu durdurduktan sonra malını alırsa bu durum “yol kesmek suretiyle” yağma sayılır. Klasik anlamda eşkıyalık olarak bilinen yol kesme, karayolunda araç durdurarak soygun yapma şeklinde olabileceği gibi, sokakta bir kişinin önünü kesip cebindeki parayı almak şeklinde de gerçekleşebilir. Bu durumda suç, kamunun güvenliğini de tehdit ettiğinden nitelikli yağma kapsamına girer. Örneğin gece vakti tenha bir sokakta mağdurun önünü keserek “dur, cebindekileri çıkar yoksa vururum” diyerek parasını alan fail TCK 149/1-d kapsamına girer. Bu fiil aynı zamanda (h) gece vakti ve (a) silahla işlenmişse ilgili bentler de uygulanır.
- Konut veya işyerinde yağma: Mağdurun konutunda (evi veya eklentileri) ya da işyerinde gerçekleştirilen yağma da ağırlaştırılmış haldir. Kişinin en mahrem alanı olan evinde veya çalışma alanında gerçekleşen gasp, mağdurun huzurunu ve güvenliğini daha fazla ihlal ettiğinden ceza artmaktadır. Örneğin, failin gece vakti mağdurun evine izinsiz girerek silah tehdidiyle para ve eşya alması olayı (konutta ve gece yağma) TCK 149/1-d ve (h) bentlerini birlikte gerektirir. Nitekim Yargıtay, geceleyin mağdurun evinde bıçakla yapılan yağma suçunda mahkemenin hem (d) konut dokunulmazlığını ihlal ederek yağma, hem (h) gece vakti nitelikli halini uygulaması gerektiğini belirtmiştir. Aynı şekilde işyerinde gerçekleşen yağma da bu bent kapsamındadır. Örneğin sanığın mağdurun işlettiği marketi mesai saati sonunda basıp tehditle para almaya kalkışması “işyerinde yağma” kabul edilir. Yargıtay 6. Ceza Dairesi, bir kararında akşam saatinde dükkan kapatılırken gerçekleşen silahlı yağma teşebbüsünde sanığın fiilinin 149/1 (a), (b) ve (h) bentleri yanında (d) bentini de kapsadığı, ancak somut olayda (d) koşulları oluşmadığı halde uygulandığını belirterek hükmü bozmuştur. Bu karar, hangi bentlerin uygulanacağının somut fiilin gerçekleştiği yere göre dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Görüldüğü üzere, fail suçu mağdurun özel yaşam alanı olan konutunda veya işyerinde işlemişse ya da mağdurun yolunu keserek işlemişse, yağma suçu daha ağır değerlendirilmektedir. Bu bent, aynı zamanda nitelikli hallerin içtimaı konusunda da sıkça gündeme gelir. Bir eylem hem konutta hem gece vakti hem de silahla gerçekleşmiş olabilir. Yargıtay kararları bu durumda tüm nitelikli unsurların uygulanmasını, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesini öngörmektedir.
e) Beden veya Ruh Bakımından Savunmasız Kişiye Karşı Nitelikli Yağma (TCK 149/1-e)
Yağma suçunun, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişiye karşı işlenmesi de nitelikli haldir. Burada mağdur, fiziken güçsüz veya zihnen kendini koruyamayacak halde olmalıdır. Örneğin engelli bir birey, yatalak hasta, çok yaşlı bir kişi veya zihinsel engeli/rahatsızlığı olan bir kimse bu kapsamdadır. Bu tür mağdurlara karşı işlenen suçlar, mağdurun korunmasızlığından faydalanıldığı için daha ağır cezalandırılır.
Örnek vermek gerekirse, görme engelli bir kişinin kolundaki saati onun direnemeyeceği şekilde zorla alan fail, veya akli dengesi yerinde olmayan bir şahsa tehditle imzalattığı senetle parasını alan fail TCK 149/1-e kapsamında yargılanacaktır. Bu nitelikli yağma halinin oluşması için mağdurun içinde bulunduğu savunmasızlık durumunun fail tarafından bilinip suiistimal edilmesi aranır. Fail, mağdurun savunamayacak halde olduğunu öngörerek onu kolay hedef olarak seçmiştir. Mağdurun anlık bir halsizlik hali veya küçük fiziksel dezavantajı genellikle bu kapsama girmez; daha sürekli veya belirgin bir savunmasızlık durumu olmalıdır.
Yargıtay uygulamasında bu bentle ilgili kararlarda, mağdurun durumunun gerçekten kendini koruyamayacak derecede olup olmadığı değerlendirilir. Örneğin bir olayda, 80 yaşındaki mağdurun gece evine girilip darp ve tehditle parası alınmıştır. İleri yaş ve fiziksel zayıflık nedeniyle Yargıtay bunun 149/1-e kapsamında olduğuna hükmetmiştir. Bir başka olayda ise mağdurun %40 engelli raporu olduğu iddia edilmiş fakat olay sırasında aktif direnç gösterebildiği anlaşılmışsa mahkeme bu bendi uygulamayabilir. Özetle, mağdurun bedensel/ruhsal savunmasızlığı somut olaya göre tespit edilerek bu nitelikli hal değerlendirilir.
f) Suç Örgütlerinin Korkutucu Gücünden Yararlanarak Nitelikli Yağma (TCK 149/1-f)
Bu nitelikli hal, failin fiilini işlerken mevcut veya varsayılan bir suç örgütünün korkutucu nüfuzunu kullanması durumunu ifade eder. Fail, gerçekte var olan bir mafya/çete/örgütün üyesi olabilir ve örgütün adını kullanarak mağduru korkutabilir; ya da aslında böyle bir örgüt olmasa bile kendini bir suç örgütü mensubu gibi tanıtıp onların “korkutucu gücünden” yararlanabilir. Örneğin failin “Biz filanca çetedeniz, bize aylık pay vereceksin yoksa seni yaşatmayız” diyerek esnaftan haraç alması durumunda yağma suçu, suç örgütü gücünden yararlanılarak işlenmiş olur.
Burada önemli olan, mağdurun failin söylediği örgütten gerçekten korkması ve baskı altına alınmasıdır. Fail tek başına hareket etse de arkasında bir örgüt varmış izlenimi yaratır.
Yargıtay kararları, örgüt adına veya örgüt bağlantılı izlenimi verilerek yapılan tehditleri bu kapsamda değerlendirmektedir. Örneğin bir Yargıtay kararında sanıkların kendilerini bölgedeki suç örgütünün üyeleri olarak tanıtıp esnaftan “koruma parası” adı altında zorla para toplamaları fiili 149/1-f kapsamında nitelikli yağma suçu sayılmıştır.
Hatta fail gerçekten o örgütün üyesi olmasa bile, varsayılan bir örgütün adını kullanarak korku yaratması yeterlidir. Kanun gerekçesi de “var olan veya var sayılan örgütlerin korkutucu gücü” ifadesiyle bunu açıkça belirtmiştir.
Bu nitelikli hal, daha çok organize suç türü eylemlerde görülür. Mağdur, karşısındaki failin bireysel bir tehdit değil, bir örgüt tehdidi olduğunu düşünerek daha ağır bir korku yaşar. Dolayısıyla cezada artırım öngörülmüştür. Uygulamada bu bent genellikle TCK 149/1-g bendi (örgüte yarar sağlama maksadı) ile birlikte ortaya çıkar; zira örgütün korkutucu gücü genellikle örgüte çıkar sağlamak amacıyla kullanılır.
g) Suç Örgütüne Yarar Sağlamak Amacıyla Nitelikli Yağma (TCK 149/1-g)
Failin yağma suçunu bir suç örgütüne maddi yarar sağlamak maksadıyla işlemesi de nitelikli haldir. Burada fail elde ettiği menfaati bir örgüte aktarmak üzere hareket etmektedir.
Örgüt kavramı, TCK m.220’de tanımlanan suç işlemek amacıyla kurulmuş yapıları ifade eder. Fail bu örgütün üyesi olabilir veya olmayabilir; önemli olan amacı örgüte çıkar sağlamaktır. Örneğin bir suç örgütünün kasasına para aktarmak için örgüt liderinin talimatıyla işlenen tüm gasp eylemleri bu kapsamdadır.
Uygulamada bu bent çoğunlukla (f) bendi ile birlikte gerçekleşir. Fail, örgütün korkutucu gücünü kullanarak mağduru sindirir ve örgüte gelir sağlamak için malını alır. Bu haller organize suçlar bağlamında değerlendirildiğinden, soruşturma ve kovuşturması da daha kapsamlı olmaktadır (çoğu kez Terörle Mücadele Kanunu veya örgüt suçları soruşturmaları kapsamında incelenir).
Ceza yargılamasında mahkemeler, eğer failin örgüt bağlantısı tespit edilirse hem yağma suçundan hem de ayrıca örgüt üyeliğinden (TCK 220 veya TMK 5) ceza verebilmektedir. Ancak yalnızca yağma suçu yönünden bakıldığında, failin örgüte kaynak sağlama amacı tespit edilirse bu bent uygulanarak ceza artırılır.
h) Gece Vakti Nitelikli Yağma (TCK 149/1-h)
Gece vakti işlenen yağma suçu da nitelikli haldir. Kanun, gecenin karanlığının ve tenhalığının suçu kolaylaştırması ve mağdur açısından tehlikeyi artırması nedeniyle gece işlenen yağmayı daha ağır cezalandırır. TCK m.6/1-e’ye göre kanunda “gece vakti” deyimi, “güneşin batmasından bir saat sonra başlayıp, güneşin doğmasından bir saat önceye kadar devam eden süre”yi ifade eder. Bu yasal tanım çerçevesinde örneğin saat 22:00’de veya sabaha karşı 04:00’te işlenen gasp, gece vaktinde sayılır ve nitelikli yağma suçunun unsuru oluşur.
Gecenin getirdiği psikolojik etkiler (karanlık, yardım çağırmanın zor olması, kolluk denetiminin nispeten düşük olması) mağdurun direnme imkanını azaltmakta, failin suç işleme cesaretini artırmaktadır. Bu nedenle 149/1-h hükmü hem mağduru koruyucu hem de caydırıcı bir işlev üstlenir. Failin suçu gece vakti işlemesi tek başına yeterli olup ayrıca özel bir kast aranmaz. Ancak suçun gece başlayıp gündüze sarkması gibi durumlarda fiilin ağırlıkla hangi zamanda icra edildiği değerlendirilecektir.
Nitelikli Yağma Suçunun Cezası ve Yaptırımları
Türk Ceza Kanunu, yağma suçunun cezasını suçun niteliğine göre belirlemiştir. Basit yağma suçu ile nitelikli yağma suçunun cezası arasında ciddi fark vardır. Aşağıdaki tabloda temel cezalar özetlenmiştir:
Suç Tipi | Öngörülen Hapis Cezası |
---|---|
Basit Yağma (TCK 148) | 6 yıldan 10 yıla kadar hapis |
Nitelikli Yağma (TCK 149) | 10 yıldan 15 yıla kadar hapis |
Tablodan görüldüğü üzere, nitelikli haller yağma suçunun cezasını alt sınırını dahi basit halin üst sınırının üzerine çıkarmaktadır. Örneğin mağdurun evinde geceleyin silahla yağma yapan bir fail, tek bir nitelikli hal ile 10 yıl hapis cezası alabileceği gibi üç nitelikli hali birden gerçekleştirdiği için hakim temel cezayı 12-13 yıl gibi daha yüksek bir seviyeden başlatabilir. Nitelikli hallerin birden fazlası birlikte işlenmişse TCK m.61 uyarınca ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılarak, fiilin ağırlığıyla orantılı bir ceza tayin edilir.
Yağma suçu teşebbüse elverişli bir suçtur. Fail, icra hareketlerine başlayıp da elinde olmayan nedenlerle malı alamadan yakalanır veya vazgeçmek zorunda kalırsa teşebbüs hükümleri uygulanır. TCK m.35 gereği teşebbüste ceza, tamamlanmış suça göre 1/4 ile 3/4 arasında indirilir. Örneğin sanık, mağdurun marketini silahla soymaya kalkışmış ancak mağdurun direnip kaçmasıyla parayı alamadan kaçmışsa, nitelikli yağmaya teşebbüsten cezalandırılır.
Yargıtay, bir kararında sanığın müşterisi olduğu markette “üç gündür eve ekmek götüremiyorum, para ver yoksa vururum” diyerek silahlı soyguna teşebbüs ettiğini, ancak diğer müşterilerin gelmesiyle amacına ulaşamayıp kaçtığını tespit etmiş; bu durumda suçun tamamlanmadığını, teşebbüs hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Bu örnekte yerel mahkeme hatalı biçimde suçu tamamlanmış yağma saymış, Yargıtay ise sanığın neticeyi elde edemeden fiili kendi isteği dışında terk ettiğini değerlendirerek hükmü bozmuştur.
Yağma suçu neticesinde mağdurda kasten yaralama meydana gelirse ne olur? TCK m.149/2 bu durumu açıklığa kavuşturur: yağma sırasında mağdura kasten yaralama suçu da işlenmiş ve bu yaralama, TCK m.86/87’de tanımlanan neticesi sebebiyle ağırlaşmış (örneğin kemik kırığı, hayat tehlikesi vb.) bir hal ise, fail ayrıca bu yaralamadan da cezalandırılır.
Yani yağma suçunun içinde basit kasten yaralama varsa o fiil ayrı cezalandırılmaz (çünkü yağmanın cebir unsuruna dahil olur); ancak mağdura ağır bir zarar verildiyse fail yağma cezasının yanı sıra bir de ağır yaralama cezası alacaktır. Örneğin, gasp sırasında mağdurun kolunu kıran fail, hem nitelikli yağmadan hem de neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamadan ayrı ayrı ceza alır.
Öte yandan, yağma suçunda etkin pişmanlık hükümleri de sınırlı şekilde uygulanabilir. Yağma, malvarlığına karşı suçlar bölümünde yer aldığı için TCK m.168’de düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri belirli şartlarla tatbik edilebilir.
Etkin pişmanlık, failin suç sonrası gönüllü olarak pişmanlık gösterip mağdurun zararını telafi etmesi halinde cezasında indirim yapılmasıdır. Ancak yağmada etkin pişmanlık, hırsızlığa nazaran daha sınırlıdır ve kamu davası açılmadan önce veya en geç kovuşturma başlamadan önce malın iadesi veya zararın giderilmesi gerekir.
Örneğin sanık, açtığı davadan vazgeçmesi için mağdurdan tehditle aldığı parayı yargılama başlamadan iade ederse mahkeme TCK 168 kapsamında 2/3 oranında cezadan indirim yapabilir. Fakat mağdurun zararı kovuşturma evresinde giderilmişse indirim oranı 1/2 olacaktır.
Yağma suçu, cezasının üst sınırı 10 yıldan fazla olduğu ve kanunen Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevine girdiği belirtilen suçlardan olduğu için Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülür. Nitekim 5235 sayılı yargı teşkilat kanunu m.12, yağma (TCK 148, 149) suçlarına bakma görevinin ağır ceza mahkemesinde olduğunu açıkça düzenlemiştir. Suçun niteliği gereği, eğer fail çocuk (18 yaşından küçük) ise Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi görevlidir.
Nitelikli Yağma Suçunda Kast ve Yargıtay Kararlarında “Yarar Sağlama” Unsuru
Yukarıda nitelikli halleri inceledikten sonra, yağma suçunun manevi unsuruna dair Yargıtay içtihatlarının altını çizmek gerekir. Yağma suçunun oluşması için failin mağdurun malını almak suretiyle kendisine veya bir başkasına haksız yarar sağlama kastıyla hareket etmesi gerekir. Eğer failde bu “yarar sağlama” amacı yoksa, eylem cebir veya tehdit içeriyor olsa bile yağma suçu oluşmayabilir; bunun yerine tehditle veya kasten yaralamayla sınırlı bir fiil olarak kabul edilebilir.
Son yıllarda Yargıtay 6. Ceza Dairesi bu konuda dikkat çeken kararlar vermiştir. Özellikle taraflar arasındaki şahsi husumet veya amaç farklılığı nedeniyle malın alınmasının yağma sayılmayabileceği durumlar belirlenmiştir. Örneklere bakacak olursak:
- Eski Eşe Ait Telefonun Alınması Olayı: Sanık, boşandığı eşini silahla tehdit ederek onun cep telefonunu zorla almıştır. İlk bakışta bu eylem silahlı yağma gibi görünse de, Yargıtay sanığın ekonomik bir çıkar elde etmek maksadıyla hareket etmediğini tespit etmiştir. Olayda sanık, eski eşinin telefonundaki bilgileri kurcalamak için telefonu almış, malı edinme veya satma niyeti olmamıştır. Nitekim telefonu aldıktan sonra bu amaç gerçekleşmeyince iade etmiştir. Yargıtay, failin bu eyleminin Kanunun öngördüğü anlamda “yarar sağlama kastı” taşımaması nedeniyle yağma suçunu oluşturmayacağını, sadece silahla tehdit suçundan hüküm kurulması gerektiğini belirtmiştir. Sonuç olarak sanık yağmadan beraat etmiş, tehditten cezalandırılmıştır.
- Eski Sevgilinin Çantasını Alma Olayı: Bir diğer kararda sanık, geçmişte duygusal ilişkisi olduğu mağdur kadını gece evine gireceği sırada durdurup elindeki içi sadece kıyafet dolu çantayı zorla almış, hatta hakaret ve tehditler savurarak oradan ayrılmıştır. Ertesi gün ise aldığı çantayı içinde değerli bir eşya olmadığını gördüğü için geri getirmiştir. Mağdur da ifadesinde sanığın çantayı geri verdiğini, şikayetinden vazgeçtiğini belirtmiştir. Yargıtay, sanığın eylemini bir bütün olarak değerlendirerek mal edinme veya menfaat temin etme kastı bulunmadığı sonucuna varmıştır. Sanık aslında kıskançlık ve öfke saikıyla hareket etmiş, çantayı alma amacı ekonomik değil duygusaldır. Bu nedenle mahkemenin nitelikli yağma hükmü bozularak, fiilin sadece tehdit suçunu oluşturduğu yönünde karar verilmiştir.
- Kardeşten Zorla Telefon Alma Olayı: Bir başka örnekte sanık, aynı evde yaşadığı kardeşinin kendisini ses kaydına aldığını düşünüp ondan telefonunu ister. Mağdur (kardeşi) vermek istemeyince sanık mangal şişiyle tehdit ederek korkuyla telefonu alır. Sonrasında telefonu polise teslim eder, yani kullanmaz. Yargıtay yine failin kardeşine ait malı menfaat sağlamak amacıyla almadığını, sadece iddia ettiği ses kaydını öğrenmek için geçici olarak aldığı kanaatine varmıştır. Dolayısıyla burada da yağma kastının bulunmadığı, eylemin silahla tehdit kapsamında olduğu belirtilerek yağma mahkumiyeti bozularak kaldırılmıştır.
Bu emsal kararlar, yağma suçunda kast unsurunun önemini göstermektedir. Fail, malı hukuka aykırı şekilde elde etme amacı gütmüyorsa, salt cebir/tehdit kullanılması yağma için yeterli olmayabilir. Özellikle taraflar arasında duygusal ilişki, alacak verecek meselesi gibi faktörler varsa her olayın kastı ayrıca değerlendirilmelidir
Benzer şekilde, yağmada “değer azlığı” kavramı da önem arz eder. Eğer fail mağdurun çok küçük değerli bir malını gasp etmiş ve sırf zaruri ihtiyacını gidermek için bu suçu işlemişse, TCK m.150/2 gereği hâkim cezada indirim yapabilir. Ancak bu hüküm istisnai durumlar içindir ve uygulamada sıkı yorumlanır; Yargıtay, değerin gerçekten az ve failin sadece ihtiyacı kadarını aldığı haller dışında 150/2 indirimini kabul etmemektedir.
Nitelikli Yağma Suçunun Benzer Suçlar ile Karşılaştırılması
Yağma suçu bazı yönlerden diğer malvarlığına veya şahsa karşı suç tipleriyle kesişir. Şimdi kısaca yağma ile benzer suçların farklarına değinelim:
- Hırsızlık ve Yağma: Hırsızlık (TCK 141) bir malı sahibinin rızası olmadan gizlice almaktır; yağmada ise mal, cebir veya tehditle alınır. Hırsızlıkta mağdur genellikle olay anında direnme fırsatı bulamaz (çoğu zaman haberi bile olmaz), yağmada ise fail doğrudan mağdura yönelerek zor kullanır. Örneğin bir kapkaç olayı başlangıçta hırsızlık gibi görünse de, eğer fail çantayı çekerken mağduru itip yere düşürmüşse bu cebir kullanımı yağmaya dönüştürür. Yargıtay uygulamasında da “yağmaya dönüşen hırsızlık” kavramı vardır; yani bir hırsızlık eylemi sırasında veya hemen sonrasında yakalanmamak için güç kullanan failin fiili yağma suçuna terfi eder. Dolayısıyla aradaki çizgi cebir/tehdidin varlığıdır.
- Tehdit/Şantaj ve Yağma: Tehdit suçu (TCK 106) bir kimseye zarar vereceği yönünde korkutma fiilidir; şantaj (TCK 107) ise tehdidi bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlama amacıyla kullanmaktır. Yağmada tehdit, malın teslimine yönelik kullanılır. Eğer fail, mağdura “bana şu kadar para ver yoksa seni öldürürüm” der ve mağdur da korkup parayı verirse bu yağma suçudur (çünkü mal hemen cebir tehditle alınmıştır). Ancak fail “bana para vermezsen seni mahvederim” diye tehdit eder ama mağdur henüz para vermemiş, fail de almamışsa ortada yağma suçu gerçekleşmemiş, yalnızca tehdit suçu vardır. Şantaj suçunda ise fail, mağduru bir şey yapmaya veya yapmamaya zorlar; örneğin “borcunu ödemezsen seni rezil ederim” demek şantajdır. Eğer bu yolla menfaat temin edilirse şantaj suçundan ceza verilir. Yağma ile şantaj arasındaki fark, yağmada failin tehditle malı doğrudan alması, şantajda ise tehditle mağduru belli bir davranışa mecbur bırakıp dolaylı menfaat sağlamasıdır.
- Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma ve Yağma: TCK 109’a göre bir kimsenin hürriyetini hukuka aykırı şekilde kısıtlamak (alıkoymak) ayrı bir suçtur. Yağma suçunda mağdurun hareket özgürlüğü genelde geçici ve yağmanın amaçlarına hizmet edecek şekilde sınırlandırılır. Fail mağduru kısa süreliğine etkisiz hale getirip malını alır. Bu, yağma suçunun doğal süreci içinde ise ayrıca hürriyeti tahdit suçu oluşmaz. Örneğin yukarıda değinilen Yargıtay kararında, sanıkların yağmadan sonra mağdurun ağzını bağlayıp kaçmaları, yağmanın devamı niteliğinde görülmüştür. Ancak fail mağduru uzun süre rehin tutar, bir yere kapatır veya yağma amacı dışında alıkoyarsa o takdirde kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçu ayrıca oluşur.

Tck 149’Da Düzenlenen Nitelikli Yağma Suçu Hakkında Detaylı Bilgiler.
Ceza Avukatlarına Yağma Davalarında Öneriler
Yağma suçu, ceza hukuku pratiğinde en ciddi suç tiplerinden biri olup, hem yüksek ceza yaptırımı hem de mağdur üzerindeki ağır etkileri nedeniyle titiz bir yargılama gerektirir. Bu kapsamda, yağma davalarına bakan ceza avukatları için bazı önemli tavsiyeleri şöyle sıralayabiliriz:
- Dosyayı Bütünsel ve Detaylı İnceleyin: Yağma dosyalarında olayın başlangıcı, gelişimi ve sonrasını bir bütün olarak değerlendirmek önemlidir. Avukat, soruşturma evrakındaki ifadeleri, kamera kayıtlarını, adli raporları dikkatle incelemelidir. Özellikle cebir veya tehdidin nasıl gerçekleştiği, failin amacı, malın alınıp alınmadığı, taraflar arasındaki ilişki gibi detaylar suç vasfını belirler. Örneğin müvekkiliniz, iddiaya göre bıçak zoruyla bir mal almış olabilir; ancak ayrıntılarda bunun gerçekten yağma mı yoksa korkutmak amaçlı bir hareket mi olduğu yatabilir. Yargıtay’ın son kararlarında vurguladığı “yarar sağlama kastı” unsurunu araştırın: Müvekkiliniz malı ele geçirme amacıyla mı hareket etmiş, yoksa farklı bir saikle mi? Bu, suçun nitelendirilmesini tamamen değiştirebilir (yağma yerine tehdit gibi).
- Yargıtay Emsal Kararlarını Araştırın ve Kullanın: Ceza avukatları için emsal kararlar altın değerindedir. Özellikle yağma suçunda Yargıtay’ın içtihatları oldukça zengindir ve her karar, somut olaylarda yol gösterici olabilir. Müvekkilinizin durumu bir Yargıtay kararındaki olguya benziyorsa, o kararı mahkemeye sunarak lehe değerlendirme yapılmasını talep edin. Örneğin müvekkil, alacağını tahsil için zor kullanmışsa, Yargıtay’ın TCK 150/1 uygulamasına dair kararlarını (tehdit suçu kapsamında değerlendirme yapılması gerektiğine dair) dilekçelerinize ekleyebilirsiniz. Keza müvekkilin fiili bir anlık öfke sonucu gerçekleşmiş ve mal geri verilmişse, yağma kastının olmadığını gösteren emsal kararlar vardır. Bu kararları kullanmak, mahkemenin olaya bakışını değiştirebilir.
- Olayın Hukuki Nitelendirmesini Tartışın: Yağma suçlarında savcının yaptığı nitelendirme bazen hatalı olabilir. Avukat olarak iddianamedeki suç vasfını sorgulayın. Özellikle birden fazla suçun içtima ettiği durumlarda hangilerinin cezalandırılması gerektiği tartışmaya açıktır. Örneğin müvekkil hem yağma hem konut dokunulmazlığını ihlal ile suçlanıyorsa, fiilin tek bir yağma kapsamında mı olduğu yoksa konuta girme eyleminin ayrı bir suç oluşturup oluşturmadığı konusunda yasal argümanlar geliştirin. Yargıtay’ın bir kararında, yağma amacıyla konuta girilip suç tamamlandıktan sonra mağdurun bağlanıp bırakılması eyleminin ayrıca hürriyeti tahdit sayılmadığı vurgulanmıştır. Bu gibi içtihatlar ışığında, müvekkilin lehine olacak şekilde fiillerin bir bütün sayılması veya bazı suçların unsurlarının oluşmadığı yönünde savunma yapın.
- Nitelikli Haller ve Cezaya Etkisini İyi Değerlendirin: Yağma suçunda nitelikli hal sayısının fazlalığı cezada çok ciddi artışlara yol açar. Bu nedenle her bir nitelikli halin somut olayda gerçekten mevcut olup olmadığını tartışın. Müvekkiliniz için isnat edilen bentlerden birinin şartları yoksa (örneğin “gece vakti” denmiş ama olay akşam üzeri gerçekleşmişse) bunun tespiti cezada yıllarca azalma sağlayacaktır. Yargıtay, alt mahkemelerin bazen olmayan nitelikli hali uyguladığını tespit edip bozma kararı verebilmektedir. Bu nedenle her bent için ayrı ayrı delil değerlendirmesi yapıp, oluşmayan nitelikli unsurların uygulanmamasını talep edin. Aynı şekilde birden fazla nitelikli hal varsa müvekkil aleyhine orantısız ceza verilmemesi için TCK 61 uyarınca temel cezanın belirlenmesinde ölçülülük ilkesini vurgulayın.
- Mağdurun Zararını Gidermeyi Göz Ardı Etmeyin: Yağma suçlarında mağdurun uğradığı maddi zararın giderilmesi, ceza hukukunda etkin pişmanlık ve takdiri indirim açısından önemlidir. Müvekkiliniz suça konu malı iade edebilecek durumdaysa (veya değeri ödenebiliyorsa) bunu en kısa sürede yapmasını sağlayın. Özellikle kovuşturma başlamadan önce zarar giderilirse TCK 168 uyarınca cezada belirli indirimler söz konusu olabilir. Kovuşturma aşamasında dahi olsa pişmanlık gösterilip mağdurun zararının telafisi, mahkeme üzerinde olumlu etki bırakacaktır. Hem yasal indirim (etkin pişmanlık şartları oluşmasa bile, TCK 62 takdiri indirim) hem de mağdurun şikayetten vazgeçmesi ihtimali açısından bu stratejik bir adımdır. Örneğin Yargıtay, yağmadan hüküm giymiş bazı sanıklar hakkında, mağdurun zararının tamamen ödenmiş olmasını lehlerine takdiri indirim sebebi sayabilmektedir.
- Müvekkil ile İletişimde Dikkatli Olun: Yağma suçlamasıyla karşı karşıya kalan kişiler için süreç oldukça kaygı vericidir, zira alabilecekleri ceza yüksektir ve tutuklu yargılanma olasılığı fazladır. Avukat olarak müvekkilinize suçun ciddiyetini açıklayın ancak umutsuzluğa kapılmaması için olası savunma stratejilerini de paylaşın. Müvekkiliniz tutuklu ise düzenli görüşmeler yaparak hem moral destek sağlayın hem de ondan alabileceğiniz ek bilgileri toplayın. Olayın arka planında anlaşmazlık, alacak ilişkisi, duygusal ilişki gibi faktörler olabileceğinden müvekkilin anlatımları savunma kurgusu için kritiktir. Unutmayın ki yağma davalarında psikolojik unsurlar (korku, öfke, intikam duygusu vb.) suçun oluşum şeklini etkileyebilir; bu yüzden müvekkilin mental durumunu ve motivasyonunu anlamak savunmada size yol gösterecektir.
- Zorunlu Müdafiilik ve Usuli Haklar: Yağma suçunun cezası üst sınırı 15 yıl olduğu için CMK gereği müdafi tayini zorunludur. Eğer müvekkilinizin avukatı siz değilseniz dahi, soruşturma aşamasından itibaren bir avukat görevlendirilmesi gerekir. Bu hakka riayet edilip edilmediğini kontrol edin; zira avukat olmaksızın alınmış bir ifade varsa hukuka aykırı sayılıp dışlanabilir. Ayrıca olay yeri keşfi, kamera görüntüsü incelemesi, yüzleştirme gibi usuli işlemlerde mutlaka bulunun ya da bulunulmasını talep edin. Yağma gibi ciddi suçlarda delillerin doğru toplanması ve incelenmesi hataların önlenmesi açısından hayatidir. Örneğin parmak izi, DNA, kamera kaydı gibi deliller müvekkilin lehine veya aleyhine olabilir; bunların usule uygun elde edilip edilmediğini denetleyin. Gerekirse bilirkişi incelemeleri talep edin (örn. kamera görüntülerinin iyileştirilmesi, ses kaydı varsa temizletilmesi gibi).
- Mahkeme Sürecinde Etkin Savunma Yapın: Ağır Ceza Mahkemesinde görülen yağma davalarında duruşmalara hazırlıklı çıkın. İddia makamının delillerini çürütmek veya şüphe oluşturmaya yönelik sorular hazırlayın. Özellikle mağdur beyanlarını çapraz sorguda dikkatle test edin: Mağdur, failin amacını nasıl algılamış? O anki şartlarda gerçekten malını vermeye mecbur kalmış mı? Mağdurun ifadesindeki tutarsızlıklar veya abartılar ortaya konursa mahkemenin bakışı değişebilir. Tanıklar varsa ifadelerini önceden analiz edip çelişkileri yakalayın. Unutmayın, ceza avukatının görevi müvekkilin lehine olan her ayrıntıyı ortaya çıkarmaktır. Bu bazen mağdurun güvenilirliğini sarsmakla, bazen olayın aslında iddia edildiği gibi olmadığını göstermekle olur. Örneğin, iddianamede “silahlı yağma” denmiş ancak silahtan kasıt tornavida gibi bir aletten ibaretse, bunun öldürücülüğü düşük bir cisim olduğunu vurgulayarak mahkemenin algısını yumuşatabilirsiniz.
- Son Söz ve Mütalaaya Karşı Beyan: Davanın son aşamalarında savcının mütalaasına mutlaka yazılı ve sözlü olarak güçlü bir yanıt verin. Mütalaada tüm unsurların oluştuğu, cezada artırım gerektiği ileri sürülebilir. Siz ise savcının yorumlarına katılmadığınız noktaları tek tek belirtin. Özellikle nitelikli hallerin tartışmasına girin: Savcının var dediği bir nitelikli hal yoksa veya şüpheli ise “şüpheden sanık yararlanır” ilkesini hatırlatın. Ayrıca ceza belirlenirken leh ve aleyhe tüm hususların değerlendirilmesini talep edin (örneğin müvekkilin sabıkasız oluşu, genç yaşı, fiilden sonraki pişmanlığı gibi). Son savunmada müvekkilin suç işlemediyse beraatini, işlemişse etkin pişmanlık ve takdiri indirimlerle en alt ceza verilmesini sağlamaya odaklanın. Yağma suçlarında mahkumiyet kaçınılmaz olsa bile, doğru savunma ile cezada birkaç yıllık indirim kazanmak dahi müvekkil için hayati önemdedir.
Sonuç olarak, yağma (gasp) suçu dosyaları ceza avukatından hem teknik bilgi hem de stratejik düşünme becerisi talep eder. Her olayın kendine özgü dinamikleri vardır; bu nedenle emsal kararları özümsemek, müvekkil ile güçlü iletişim kurmak ve yasal argümanları yaratıcı şekilde kullanmak başarılı bir savunmanın anahtarlarıdır. Avukatın vazifesi, müvekkilini en etkin biçimde temsil ederek adil bir yargılama sonucunda hak ettiği sonuca ulaşmasını sağlamaktır.
Not: Bu makale yalnızca bilgilendirme amacı taşımakta olup, somut davalar için bir ceza avukatından profesyonel destek alınmalıdır.