
Günümüzde bir hastalık durumuyla karşılaşıldığında ilk başvurduğumuz kişiler şüphesiz doktorlardır. Tanı koyma süreciyle başlayan ve tedavi aşamasına uzanan bu süreçte, sağlık çalışanları özellikle hekimler çok ciddi bir sorumluluk altındadır. Ancak bu sürecin her zaman olumlu sonuçlarla neticelendiği söylenemez. Bazı durumlarda doktor hataları ciddi sağlık sorunlarına, kalıcı zararlara veya hastanın ölümüne yol açabilmektedir. İşte bu tür durumlarda gündeme gelen hukuki sürece malpraktis denir.
Malpraktis Ne Demektir?
Malpraktis; tıbbi uygulama hatası anlamına gelir. Türk Tabipleri Birliği’nin tanımına göre: “Bir hekimin tedavi sırasında standart uygulamalara aykırı davranması sonucu hastada oluşan zarar.” Hekimin tanı koyma, tedaviye karar verme ve uygulama aşamasında standartlara aykırı, özen yükümlülüğüne aykırı davranışları malpraktis kapsamına girer. Burada önemli olan, tıbbi müdahalenin sonuçlarının öngörülebilir olması ve hekimin ihmal veya kusurunun bulunmasıdır.
Malpraktis Davalarının Kapsamı
Malpraktis davaları yalnızca yanlış tedavi veya başarısız sonuçlardan ibaret değildir. Bu davaların kapsamına şu tür uygulamalar da girmektedir:
- Yanlış tanı koyulması,
- Hastaya yanlış ilaç verilmesi,
- Ameliyat sırasında steril kurallara uyulmaması,
- Hastanın bilgilendirilmeden riskli işlemlere tabi tutulması,
- Ameliyat sırasında vücut içerisinde yabancı cisim unutulması.
Yargıtay 13. HD, 2019/1120 E., 2020/2441 K.: “Hastanın ameliyat sonrası şiddetli ağrılar yaşadığı ve yapılan tetkiklerde vücutta gazlı bez unutulduğunun tespit edildiği olayda, hekimin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı kabul edilmiştir.”
Malpraktis Davası Açılabilen Durumlar
Malpraktis, yalnızca doğrudan uygulanan tedavilerle ilgili değil, aynı zamanda hekimin bilgilendirme yükümlülüğünü ihmal ettiği, hastaya açık onam alınmadan müdahale ettiği veya tıbbi hata yaparak hastayı zarara uğrattığı durumlarda da söz konusu olabilir.
Yargıtay 15. HD, 2018/3481 E., 2020/4871 K.:
“Aydınlatılmış onam alınmadan yapılan cerrahi müdahale neticesinde hasta felç kalmış; mahkeme, hekimin bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini kabul ederek manevi tazminata hükmetmiştir.”
Malpraktis Ceza Davası
Doktorun ihmali, Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil ediyorsa, hasta veya yakınları Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunabilir. En sık rastlanan suçlar:
- Taksirle yaralama (TCK m.89)
- Taksirle ölüme sebebiyet verme (TCK m.85)
- Görevi kötüye kullanma (TCK m.257)
Ceza davası, ceza mahkemelerinde görülür ve kamu davası niteliğindedir.
Malpraktis Tazminat Davası
Tazminat davası, hastanın veya hasta yakınlarının uğradığı zararın karşılanması amacıyla açılır. Hem maddi zararların hem de manevi üzüntülerin karşılığı talep edilebilir. Tazminat davası iki şekilde açılabilir:
- Adli yargıda: Hekimin özel hastanede görev yaptığı durumlarda, doğrudan hekime veya kuruma karşı dava açılabilir.
- İdari yargıda: Devlet hastanelerinde görev yapan kamu doktorları için önce idareye başvurulur; sonrasında dava açılır.
Yargıtay 4. HD, 2016/6244 E., 2017/9318 K.: “Ameliyat sonrası estetik görünümün bozulması nedeniyle hasta sosyal çevresinden uzaklaşmış; kişilik haklarının zedelendiği kabul edilerek manevi tazminata hükmedilmiştir.”
Malpraktis Davaları Hangi Sürede Açılmalıdır?
Hukuki dava yönünden genel zamanaşımı süresi 5 yıldır. Ancak eğer ceza davası açılmışsa bu süre TCK’daki suçun zamanaşımına göre belirlenir. Ayrıca kamu hastanelerinde hizmet kusuruna dayalı olarak açılacak davalar için önce idareye başvuru şartı aranır (2577 sayılı İYUK m. 13).
Danıştay 15. Daire, 2019/276 E., 2021/2105 K.: “Devlet hastanesinde görevli hekimin hatalı teşhis nedeniyle doğan zarar için idareye başvuru yapılmadan açılan dava, usulden reddedilmiştir.”
Malpraktis Davalarında İspat Nasıl Sağlanır?
Malpraktis davalarında en önemli husus ispat yüküdür. Hasta veya hasta yakınlarının yaşanan zarar ile hekimin kusurlu davranışı arasında illiyet bağı kurması gerekir. Genellikle:
- Tıbbi raporlar,
- Hasta dosyası,
- Bilirkişi incelemesi,
- Tanık beyanları,
- Fotoğraf veya video kayıtları
delil olarak kullanılır.
Malpraktis davaları, tıp alanındaki uzmanlıkla hukuk dünyasının hassas terazisinde tartılan karmaşık süreçlerdir. Hekimler, yalnızca mesleki yeterlilik değil; aynı zamanda özen, dikkat ve hastayla iletişim konularında da sorumluluk taşırlar. Hukuki koruma mekanizmaları hasta haklarını gözetirken, aynı zamanda tıp mesleğinin itibarını da koruma amacı güder. Böyle önemli bir konuda, tıbbi uygulama hatası mağdurlarının alanında uzman bir sağlık hukuku avukatı ile yasal süreçleri yürütmesi büyük önem taşır.