Mansuroğlu Mah. 288/6 Sk. No: 12/2, Bayraklı / İzmir

WhatsApp ve Instagram Mesajlarının Delil Olarak Kullanımı

25.11.2025
110
WhatsApp ve Instagram Mesajlarının Delil Olarak Kullanımı

Günümüzde bireylerin özel ve iş yaşamına ilişkin iletişimin önemli bir kısmı artık fiziksel mecralarda değil, WhatsApp ve Instagram gibi sosyal medya ve anlık mesajlaşma uygulamaları üzerinden yürütülmektedir. Bu durum, ceza ve hukuk yargılamasında dijital iletişim kayıtlarını doğrudan tartışmanın merkezine taşımış; hangi ekran görüntüsünün, hangi konuşma kaydının ve hangi hesabın mahkeme önünde geçerli delil sayılacağı sorusunu her zamankinden daha önemli hale getirmiştir.

Sosyal medya mesajlarının delil olarak kullanılması, yalnızca teknik bir bilişim sorunu değildir. Aynı zamanda hukuka uygun delil elde etme, özel hayatın gizliliği, haberleşmenin gizliliği ve adil yargılanma hakkı gibi temel güvencelerle de doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, mahkemelerin WhatsApp yazışmalarına veya Instagram üzerinden gönderilen doğrudan mesaj ve paylaşımlara nasıl baktığı, yalnızca somut dosyayı değil, ceza adalet sistemine duyulan güveni de etkilemektedir.

1. Dijital Delilin Hukuki Niteliği ve CMK Çerçevesi

Ceza yargılamasında delillerin geçerliliği, yalnızca içeriklerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığına değil, aynı zamanda hukuka uygun şekilde elde edilmelerine ve mahkemeye doğru biçimde sunulmalarına bağlıdır. Sosyal medya mesajları, teknik yapıları gereği kolay kopyalanabilen, değiştirilebilen ve manipüle edilebilen nitelikte olduğundan, bu delillerin hem kaynağı hem de orijinalliği yargılama bakımından kritik öneme sahiptir.

Dijital delillerin niteliği Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ayrıca tanımlanmamış olsa da, CMK’nın genel ilkeleri bu delil türünü doğrudan kapsamaktadır. Özellikle CMK m. 217/2’de yer alan “Hakim kararını, ancak duruşmaya getirilen ve tarafların incelemesine imkan verilen delillere dayandırabilir.” hükmü, sosyal medya mesajlarının mahkeme tarafından kabul edilebilmesi için delilin sunulabilir, değerlendirilebilir ve doğrulanabilir olmasını zorunlu kılar.

Ayrıca CMK m. 206 ve 217 hükümleri, hukuka aykırı şekilde elde edilen iletişim kayıtlarının delil olarak kullanılmasını yasaklamaktadır. Bu nedenle, bir kişinin telefonundan veya sosyal medya hesabından rızası olmaksızın alınan mesajlar; hesabın hacklenmesi, şifre kırılması, kötüye kullanım yoluyla ele geçirilmesi veya yetkisiz erişim sağlanması durumlarında elde edilen içerikler, mahkemede hukuka aykırı delil niteliği taşıyabilir. Bu tür delillerin hukuken geçerli kabul edilebilmesi için, mesajların elde edilme sürecinin usul hukuku açısından meşru ve denetlenebilir olması gerekir.

Sosyal medya mesajlarının delil niteliğini belirleyen bir diğer temel düzenleme ise CMK m. 134’tür. Bu madde, dijital materyallerde arama, kopyalama ve inceleme yapılmasının usulünü belirler. Dolayısıyla, bir WhatsApp konuşması veya Instagram DM kaydı yalnızca ekran görüntüsü olarak sunulduğunda değil, gerektiğinde cihazın imajı alınarak ve bilimsel yöntemlerle incelenerek doğrulanabilir hale getirildiğinde gerçek anlamda delil vasfı kazanır.

Bu bölümdeki temel çerçeve, sosyal medya mesajlarının “her sunulan konuşma” değil, hukuka uygun şekilde elde edilmiş, kaynağı doğrulanabilir ve teknik olarak bütünlüğü ispatlanabilir olanlarının mahkeme tarafından geçerli delil olarak kabul edilebileceği yönündedir. Bir sonraki bölümde ise platformların teknik yapısının bu hukuki çerçeveyi nasıl etkilediği ele alınacaktır.

2. Sosyal Medya Platformlarının Teknik Yapısı ve Hukuki Etkileri

Sosyal medya ve anlık mesajlaşma uygulamalarının teknik çalışma prensipleri, bu platformlardan elde edilen verilerin delil olarak kullanılabilirliğini doğrudan etkiler. Çünkü her platformun mesaj saklama süresi, uçtan uca şifreleme yapısı, sunucu tarafında tuttuğu log kayıtları, kullanıcı doğrulama yöntemleri ve veri işleme politikaları farklıdır. Bu farklılıklar, delilin doğrulanabilirliği ve mahkemede yaratacağı ispat gücü açısından büyük önem taşır.

WhatsApp ve Instagram; hem kullanıcı tabanı hem de iletişim altyapısı bakımından Türkiye’de en çok başvurulan dijital delil kaynaklarıdır. Ancak bu üç platformun teknik mimarisi birbirinden oldukça farklıdır. Dolayısıyla bir WhatsApp mesajı ile Instagram DM’sinin delil değeri aynı düzeyde değerlendirilmez. Bu durum, uygulamada zaman zaman yanlış yorumlamalara ve hatalı bilirkişi raporlarına da neden olabilmektedir.

2.1. WhatsApp Yazışmaları

WhatsApp, uçtan uca şifreleme altyapısıyla çalışır ve mesaj içeriklerini sunucu tarafında saklamaz. Bu nedenle bir konuşmanın doğrulanabilmesi çoğunlukla telefon imajı üzerinden mümkündür. WhatsApp Web oturumları, cihaz eşleşme kayıtları ve zaman damgaları delilin bütünlüğü açısından kritik veriler sağlar.

2.2. Instagram Paylaşımları ve Yazışmaları

Instagram, Meta altyapısında çalışır ve mesajlar, gönderiler, story kayıtları ve yorum geçmişi dâhil olmak üzere birçok veri kategorisini sunucu tarafında tutar. Buna karşılık Instagram DM ekran görüntülerinin manipülasyona son derece açık olması, doğrulama sürecini zorlaştırır. Ayrıca fake hesaplar, VPN kullanımı ve IP gizleme yöntemleri nedeniyle kullanıcı tespiti diğer platformlara kıyasla daha problemli olabilir.

Bu teknik farklılıkların her biri, sosyal medya mesajlarının mahkemelerce nasıl değerlendirileceğine ilişkin hukuki ölçütleri doğrudan etkiler.

3. WhatsApp Mesajlarının Delil Niteliği

WhatsApp yazışmaları, Türkiye’de ceza soruşturmalarının ve hukuk davalarının en yoğun başvurulan dijital delil kaynaklarından biridir. Ancak bu mesajların mahkeme tarafından delil olarak kabul edilip edilmeyeceği; mesajın kaynağı, elde edilme yöntemi, sunuluş şekli ve doğrulanabilirliği gibi birçok unsura bağlıdır. Bu nedenle WhatsApp konuşmalarının tek başına delil olarak kabul edilmesi her zaman mümkün değildir.

3.1. WhatsApp ekran görüntüsü delillerinin değerlendirilmesi

WhatsApp ekran görüntüleri her ne kadar pratik bir sunum yöntemi olsa da, kolay manipüle edilebilir olmaları nedeniyle yargılamada sınırlı ispat gücüne sahiptir. Ekran düzeni değiştirilerek sahte konuşma üretilebilmesi, üçüncü taraf uygulamalarla geçmişin yeniden kurgulanabilmesi ve tarih-saat hatalarının ortaya çıkabilmesi nedeniyle ekran görüntüleri mutlaka diğer destekleyici delillerle doğrulanmalıdır.

3.2. WhatsApp Web ve log kayıtları

WhatsApp Web oturumlarına ilişkin eşleşme verileri, QR kodla bağlantı kurulduğu andaki cihaz bilgileri ve son erişim zamanları delilin doğrulanmasına katkı sağlar. Ayrıca telefonun kendi log kayıtları da mesajların gerçekten gönderilip gönderilmediğini tespit etmede önemlidir. Bu veriler, ekran görüntüsüne göre çok daha güvenilir kabul edilir.

3.3. Bilirkişi incelemesi ve imaj alma

Bir WhatsApp mesajının doğruluğu tartışmalıysa, en sağlıklı yöntem telefonun adli imajının alınması ve uzman bilirkişi tarafından incelenmesidir. İmaj alma sırasında cihazın birebir kopyası oluşturulur; hash değerleriyle bütünlük testi yapılır. Böylece mesajın değiştirilip değiştirilmediği, silinip silinmediği veya yeniden yüklenip yüklenmediği tespit edilebilir.

3.4. Yargıtay’ın WhatsApp mesajlarına yaklaşımı

Yargıtay’ın son yıllardaki kararları, tek taraflı ekran görüntülerinin “tam ispat” için yeterli olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Mahkemeler, mümkün olduğunca cihazın imajının alınmasını, mesaj trafiğinin doğrulanmasını ve bilirkişi incelemesi yapılmasını aramaktadır. Yargıtay’ın yaklaşımı; delilin kaynağının belirlenebilir olması, taraflarca tartışılabilir hale getirilmesi ve teknik olarak bütünlüğünün ispatlanmasını zorunlu kılan bir çerçeveye dayanmaktadır.

Bu nedenle WhatsApp mesajları —her ne kadar uygulamada sıkça kabul edilse de— her zaman kesin delil olarak görülmez.

4. Instagram Üzerinden Elde Edilen Delillerin Değerlendirilmesi

Instagram, Türkiye’de en yaygın kullanılan sosyal medya platformlarından biri olduğu için, tehdit, hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal, dolandırıcılık, müstehcenlik ve bilişim suçları gibi geniş bir yelpazede delil kaynağı olarak karşımıza çıkar. Ancak Instagram mesajlarının ve paylaşımlarının mahkemede delil niteliği, platformun teknik yapısı nedeniyle WhatsApp ve Telegram’dan farklı hukuki sorunlar barındırır. Özellikle DM ekranlarının kolay manipüle edilebilir olması ve fake hesap kullanımının yaygınlığı, Instagram delillerinin doğrulanmasını zorlaştıran temel etkenlerdir.

4.1. Instagram DM delilleri

Instagram direct message (DM) kayıtları çoğu soruşturmada ilk başvurulan delil türüdür. Ancak DM ekranları üçüncü taraf yazılımlarla çok kolay şekilde düzenlenebildiği için, mahkemeler tek taraflı ekran görüntülerini her zaman kesin delil olarak kabul etmez. En doğru yöntem, ilgili cihazın adli imajının alınması ve bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasıdır.

4.2. Story ve Reels içeriklerinin delil niteliği

Story ve Reels içerikleri belirli bir süre sonra kaybolduğu için delil niteliği bakımından ayrı bir zorluk oluşturur. Bu içerikler sunucu tarafında bir süre saklansa da, Türkiye’den yapılan taleplerde Instagram çoğu zaman veri paylaşmaz. Dolayısıyla story veya video içeriğinin delil olarak kullanılabilmesi için ekran kaydı, üçüncü kişi beyanı, zaman damgası içeren kayıtlar veya cihaz imajı gibi destekleyici delillere ihtiyaç duyulur.

3.3. Fake hesaplar ve IP tespiti

Instagram’da fake (sahte) hesapların kullanımı oldukça yaygındır. Bu nedenle bir hakaret, tehdit veya özel hayatın gizliliğini ihlal eyleminde failin kim olduğunun belirlenmesi başlı başına bir sorundur. Meta, IP saklama süresi ve veri güvenliği politikaları gereği çoğu zaman kimlik tespitini kolaylaştıracak ayrıntılı veri paylaşmaz. Bu nedenle akla uygun teknik yöntemler; oturum giriş kayıtları, kullanılan cihazın eşleşmesi, aynı IP’den erişim sağlayan diğer hesaplar gibi dolaylı delillerle failin belirlenmesini içerir.

4.4. Ekran görüntülerinin doğrulanması

Instagram DM veya yorum ekranlarının sahte olarak üretilebilmesi son derece kolaydır. Bunun yanında, telefonun dil ayarları, font farklılıkları, zaman damgaları ve arayüz uyumsuzlukları manipülasyonu ele veren işaretlerdir. Bu nedenle ekran görüntülerinin delil olarak sunulmasında hash değeri, exif verisi, ekran kaydı veya bilirkişi analizi gibi ek doğrulama adımlarına ihtiyaç duyulur. Mahkemeler de son yıllarda yalnızca ekran görüntüsüne dayanarak karar vermek yerine, delilin kaynağını teknik olarak doğrulamayı tercih etmektedir.

4.5. Instagram ile ilgili Yargıtay kararları

Instagram’a ilişkin Yargıtay kararları özellikle iki noktada yoğunlaşmıştır: birincisi delilin doğrulanabilir nitelikte olması, ikincisi ise mesaj içeriklerinin hukuka uygun şekilde elde edilmesidir. Tek taraflı ekran görüntüleri Yargıtay tarafından yeterli kabul edilmemekte; cihaz incelemesi, tanık anlatımı ve destekleyici log kayıtları aranabilmektedir. Yargıtay, sahte hesapların karıştığı dosyalarda özellikle kimlik tespiti için daha geniş teknik inceleme yapılmasını gerektiren bir yaklaşım benimsemiştir.

Instagram delilleri, platformun yapısı gereği çoğu zaman geniş teknik inceleme gerektirir. Bu nedenle mahkemelerce kabul edilebilmesi için delilin nasıl elde edildiği, kaynağının ne ölçüde ispatlanabildiği ve doğrulanabilir nitelikte olup olmadığı büyük önem taşır. Bir sonraki bölümde sosyal medya ekran görüntülerinde en sık karşılaşılan manipülasyon sorunları ele alınacaktır.

5. Ekran Görüntüsü Delillerinde Manipülasyon Sorunu

Sosyal medya mesajlarının delil olarak sunulmasında karşılaşılan en büyük sorunlardan biri, ekran görüntülerinin kolaylıkla manipüle edilebilmesidir. WhatsApp ve Instagram ekranları; üçüncü taraf yazılımlar, mobil uygulamalar, fotoğraf düzenleme programları veya doğrudan HTML kopyalama teknikleriyle gerçeğine çok yakın şekilde sahte olarak üretilebilir. Bu nedenle ekran görüntüleri, mahkemeler tarafından her zaman temkinle değerlendirilir ve çoğu zaman tek başına kesin delil kabul edilmez.

5.1. Sahte konuşma üretme yazılımları

İnternette yaygın olarak bulunan “fake chat generator” uygulamaları, birkaç saniye içinde WhatsApp, Telegram veya Instagram görünümünde sahte konuşmalar oluşturabilir. Renk tonu, profil fotoğrafı, mesaj saatleri ve konuşma balonları birebir taklit edilebildiğinden, ilk bakışta gerçeği ayırt etmek neredeyse imkânsızdır. Bu durum, ekran görüntülerinin ispat gücünü ciddi şekilde zayıflatır.

5.2. Photoshop tespiti ve bilirkişi raporları

Photoshop veya benzeri düzenleme yazılımlarıyla yapılan manipülasyonlar, dikkatli bir bilirkişi incelemesiyle tespit edilebilir. Piksel düzeni, gölge uyumsuzlukları, metadata değişiklikleri, font farkları, renk kodları ve görüntü sıkıştırma oranları sahteciliğin izlerini ortaya çıkarabilir. Ancak Türkiye’de birçok bilirkişi raporunda bu ayrıntıların gözden kaçtığı görülmekte; bu nedenle sanık veya müdafi tarafından detaylı teknik inceleme talep edilmesi büyük önem taşır.

5.3. Hash değeri ve bütünlük kontrolü

Ekran görüntülerinin güvenilir şekilde sunulabilmesi için alınan görüntünün hash değerinin oluşturulması ve dosya üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadığının ispatlanması gerekir. Hash değeri, dijital dosyaların parmak izi niteliğinde olduğu için, dosya üzerinde en küçük bir düzenleme bile hash’in değişmesine neden olur. Bu yöntem, ekran görüntüsünün ilk alındığı andaki bütünlüğünün korunup korunmadığını tespit etmede en etkili araçlardan biridir.

Manipülasyon riskinin yüksek olması nedeniyle mahkemeler, çoğu zaman yalnızca ekran görüntüsüne dayanarak hüküm kurmamakta; cihaz imajı, tanık beyanları, log kayıtları, zaman damgaları ve platform veri kayıtları gibi destekleyici delilleri de değerlendirmektedir. Bir sonraki bölümde, CMK m. 134 kapsamında sosyal medya delillerinin teknik olarak nasıl incelendiği ele alınacaktır.

6. CMK 134 Kapsamında Telefon İncelemesi ve İmaj Alma Süreci

WhatsApp ve Instagram’dan elde edilen mesajların delil olarak değerlendirilebilmesi için çoğu zaman yalnızca ekran görüntüsü yeterli olmaz. Bu nedenle ceza soruşturmalarında en önemli aşamalardan biri, CMK m. 134 kapsamında yapılan dijital cihaz incelemesi ve adli imaj alma işlemidir. Bu süreç, dijital delilin bütünlüğünü garanti altına alan ve delilin kaynağının doğrulanabilmesini sağlayan temel yasal mekanizmadır.

6.1. El koyma ve arama kararının şartları

Bir dijital cihazın incelenebilmesi için hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından verilmiş bir arama ve el koyma kararı bulunmalıdır. Kararın açık, belirli ve hangi cihazların inceleneceğini gösterir nitelikte olması zorunludur. Bu koşullara uyulmadan alınan dijital veriler, CMK m. 206 ve 217 gereği hukuka aykırı delil sayılabilir.

6.2. Bilirkişi incelemesi ve teknik prosedür

El konulan cihaz adli bilişim uzmanları tarafından incelenir ve cihazın birebir kopyası olan “adli imaj” çıkarılır. Bu imaj, cihazın içeriğini değiştirmeden inceleme yapılmasına imkân tanır. Bu aşamada hash değerleri oluşturulur ve dosya bütünlüğü kayıt altına alınır. İnceleme sırasında mesajların silinip silinmediği, geri yükleme yapılıp yapılmadığı, mesajların hangi tarihlerde gönderildiği, cihazdan mı yoksa web oturumundan mı iletildiği teknik olarak tespit edilir.

6.3. Zincirleme muhafaza (chain of custody)

Dijital delillerde “chain of custody”, delilin ilk elde edildiği andan rapor düzenlenene kadar her aşamasının kayıt altına alınması anlamına gelir. Cihazın kim tarafından alındığı, kim tarafından imajlandığı, hangi hash değerlerinin üretildiği ve delilin nasıl saklandığı eksiksiz şekilde belgelenmezse delilin güvenilirliği zedelenir. Zincirleme muhafaza eksiklikleri, mahkemelerde delilin tartışılabilirliğini ciddi ölçüde zayıflatır.

6.4. Usulsüz incelemenin delil yasakları yönünden etkisi

CMK m. 134’e uygun şekilde yapılmayan cihaz incelemeleri, elde edilen mesajların hukuken “yasak delil” sayılmasına yol açabilir. Örneğin cihaz sahibinin rızası olmadan parmak iziyle telefon açılması, herhangi bir karar olmaksızın inceleme yapılması, hash değeri alınmadan rapor düzenlenmesi veya bilirkişi dışındaki kişilerce veri kopyalanması hukuka aykırılık doğurur. Bu tip usulsüzlükler, delilin tümüyle geçersiz sayılmasına neden olabilir.

Bu nedenle mahkemeler, sosyal medya mesajlarının delil niteliğini değerlendirirken, yalnızca mesajın içeriğine değil, bu içeriğin hangi yöntemle elde edildiğine ve CMK m. 134’e uygun bir inceleme yapılıp yapılmadığına da özel önem göstermektedir.

7. Dijital Delillerde Sık Yapılan Hatalar

Sosyal medya mesajları soruşturmaların ve davaların merkezinde yer aldığı için, bu delillerin toplanması, sunulması ve değerlendirilmesinde yapılan hatalar çoğu zaman yargılamanın sonucunu doğrudan etkiler. WhatsApp ve Instagram kayıtlarının teknik yapısı göz önüne alındığında; delilin niteliğine uygun hareket edilmemesi, usule aykırı elde edilmesi veya eksik sunulması, hem delilin reddine hem de davanın seyrinin değişmesine yol açabilir. Bu nedenle dijital delillerle çalışırken yapılan yaygın hataların bilinmesi büyük önem taşır.

7.1. Avukatlar açısından

Avukatların en sık yaptığı hatalardan biri, ekran görüntülerini “tam ve yeterli delil” olarak görmek ve ek teknik inceleme talep etmemektir. Oysa manipülasyon riski nedeniyle ekran görüntüsünün ispat gücü sınırlıdır. Ayrıca cihaz imajının alınmaması, log kayıtlarının talep edilmemesi ve hesap hareketlerinin incelenmesini istememek de önemli eksiklikler arasındadır.

Bir diğer yaygın hata, bilirkişi raporlarının yüzeysel olması hâlinde buna itiraz edilmemesidir. Bilirkişi raporları; hash değerleri, metadata, zaman damgaları, silinen mesaj kayıtları ve cihaz oturum geçmişi açısından mutlaka detaylı şekilde sorgulanmalıdır.

7.2. Savcılar açısından

Savcıların dijital delillerde en sık yaptığı hata, CMK m. 134 kapsamında cihaz incelemesini geciktirmek veya hiç talep etmemektir. Bu durum delilin kaybolmasına, silinmesine veya değiştirilmesine yol açabilir. Ayrıca platformlardan veri talep ederken yalnızca içerik talep edilmesi, oysa Instagram gibi platformların içerik paylaşmaması, delil toplama sürecini etkisiz kılar.

7.3. Mahkemeler açısından

Mahkemelerin en sık karşılaşılan hatası, ekran görüntüsüne aşırı güvenmektir. Oysa Yargıtay’ın yerleşik içtihadı, ekran görüntüsünün tek başına tam ispat gücü taşımadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle cihaz imajı, bilirkişi raporu ve teknik inceleme yapılmayan delillerin hükme esas alınması risklidir.

Ayrıca mahkemeler bazen zincirleme muhafaza eksikliklerini göz ardı etmekte veya hatalı bilirkişi raporlarını yeterli görmektedir. Oysa dijital delillerin güvenilirliği, delilin ilk elde edildiği andan mahkemeye sunulana kadar geçen tüm sürecin kesintisiz şekilde kayıt altına alınmasına bağlıdır.

Bu nedenlerle dijital delillerde yapılan hatalar, maddi gerçeğe ulaşmayı güçleştirir ve adil yargılama ilkesini zedeler. Bir sonraki bölümde sosyal medya delillerine karşı kullanılabilecek etkili itiraz ve savunma stratejileri ele alınacaktır.

8. Sosyal Medya Delillerine İtiraz Stratejileri

WhatsApp ve Instagram mesajları çoğu zaman davanın seyrini doğrudan etkileyen kritik deliller olsa da, bu kayıtlar her zaman doğru, tam veya hukuka uygun şekilde elde edilmiş olmayabilir. Bu nedenle dijital delillere karşı etkili bir savunma yapılabilmesi için hem teknik hem de hukuki yönleri içeren kapsamlı itiraz stratejileri geliştirilmelidir. Aşağıdaki yöntemler, sosyal medya kaynaklı delillerin tartışılmasında en etkili savunma araçlarıdır.

8.1. Delilin bütünlüğüne itiraz

Dijital mesajların manipüle edilip edilmediğinin anlaşılabilmesi için mesajın bütünlüğünün doğrulanması gerekir. Ekran görüntüsünde font uyuşmazlığı, zaman damgası tutarsızlığı, arayüz hatası, mesaj balonu uyumsuzluğu gibi teknik farklar tespit edilirse delilin güvenilirliği ciddi şekilde sarsılır. Avukat tarafından delilin bütünlüğüne ilişkin itirazda bulunulması, mahkemenin ek bilirkişi incelemesi yaptırmasını sağlayabilir.

8.2. Teknik bilirkişi incelemesi talebi

WhatsApp veya Instagram kayıtlarının güvenilirliğinden şüphe duyuluyorsa mutlaka adli bilişim uzmanı tarafından inceleme yapılması talep edilmelidir. Bu inceleme; cihaz imajı, hash değerleri, metadata analizi, log kayıtları, ara yüz manipülasyonları ve silinen dosyaların geri getirilmesi gibi teknik adımları içerir. Bilirkişi raporu olmadan yalnızca ekran görüntülerine dayanarak karar verilmesi Yargıtay tarafından da riskli kabul edilmektedir.

8.3. Hukuka aykırı delil itirazı

Mesajlar rıza dışı elde edilmişse, hesabın şifresi kırılarak giriş yapılmışsa, cihaz sahibinin bilgisi olmadan ekran görüntüsü alınmışsa veya CMK m. 134’e aykırı şekilde inceleme yapılmışsa, delil hukuka aykırı hale gelir. Bu durumda CMK m. 206 ve 217 kapsamında delilin reddi talep edilebilir. Özellikle usulsüz arama, izinsiz telefon kilidi açma veya yetkisiz veri kopyalama işlemleri mahkemelerde delilin geçerliliğini tamamen ortadan kaldırabilir.

Sosyal medya delillerine yönelik etkin itirazlar, yalnızca teknik konuları değil, aynı zamanda delilin elde edilme sürecinin hukuka uygunluğunu da kapsamalıdır. Yargılama sürecinde bu itirazların zamanında ve somut dayanaklarla ileri sürülmesi, hükmün sonucunu doğrudan etkileyebilir.

Toparlarsak, WhatsApp ve Instagram mesajlarının delil olarak sunulduğu dosyalar, teknik ve hukuki açıdan son derece hassas süreçler içerir. Bu nedenle, dijital delillerin toplanması, doğrulanması, bilirkişi raporlarının incelenmesi ve mahkemeye doğru şekilde sunulması mutlaka bu alanda deneyimli bir bilişim hukuku avukatı tarafından yürütülmelidir. Aksi hâlde, teknik açıdan yeterli olmayan delillerin reddedilmesi, manipülasyon şüphesi oluşması veya hukuka aykırı yollarla elde edilen kayıtların tamamen geçersiz sayılması gibi ciddi sonuçlar ortaya çıkabilir. Bilişim hukukçuları; dijital izlerin korunması, sosyal medya şirketlerine yapılacak taleplerin doğru hazırlanması, cihaz inceleme süreçlerinin kontrol edilmesi ve delilin bütünlüğünün sağlanması konularında uzmanlaştığı için, bu tür dosyalarda sağlıklı bir sonuca ulaşmanın en etkili yolu profesyonel hukuki destek almaktır.

Av. Ramazan Sertan Safsöz

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Bir Yorum Yazın

Bilgi almak için bizi arayabilirsiniz.
Whatsapp
Safsöz Hukuk Bürosu
Safsöz Hukuk Bürosu
Merhaba!
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
1