Mansuroğlu Mah. 288/6 Sk. No: 12/2, Bayraklı / İzmir

TCK m. 226 Müstehcenlik suçu ve davası

08.07.2025
2
TCK m. 226 Müstehcenlik suçu ve davası

Müstehcenlik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinde düzenlenen ve genel ahlak ile özellikle çocukların korunmasını amaçlayan bir suç tipidir. Kanun, müstehcen (açık saçık ve edebe aykırı) görüntü, yazı veya sözlerin belli şekillerde dolaşıma sokulmasını veya çocuklara gösterilmesini yasaklamaktadır.

Bu suç ile korunan hukuki değer, toplumun genel ar ve haya duyguları yani genel ahlakı ve özellikle çocuk haklarıdır.

Müstehcenlik kavramı toplumdan topluma veya zamana göre değişebilen, normatif bir kavramdır; ancak kanun koyucu özellikle çocukların cinsel sömürüye karşı korunmasını ve toplum genelinde belli aşırı müstehcen içeriklerin tamamen yasaklanmasını hedeflemiştir.

Aşağıda TCK m.226’de tanımlanan müstehcenlik suçunun temel halleri, nitelikli halleri, cezası ve yargısal içtihatlarla ortaya konan uygulaması detaylı şekilde ele alınmıştır.

Müstehcenlik Suçu, Cezaları ve Yargılama Usulü

Müstehcenlik suçu, kanunda öngörülen ceza miktarlarına göre çeşitli türlere ayrılmıştır. Suçun işleniş şekline bağlı olarak hapis cezaları altı aydan on yıla kadar değişmekte ve ayrıca yüksek miktarda adlî para cezaları öngörülmektedir.

TCK 226. maddede yer alan tüm fıkralar bakımından soruşturma ve kovuşturma şikâyete tabi değildir; savcılık tarafından re’sen (kendiliğinden) yürütülür. Görevli mahkeme, öngörülen ceza süreleri itibariyle Asliye Ceza Mahkemesi’dir (5235 sayılı Kanun m.12). Suçun işlendiği yer mahkemesi kural olarak yetkilidir.

Aşağıdaki tabloda müstehcenlik suçunun ceza yaptırımları özetlenmiştir:

 

Fiil (TCK 226) Öngörülen Ceza
**Temel müstehcenlik suçu** – Çocuğa müstehcen ürün verme, içeriğini gösterme; müstehcen içeriği çocukların erişebileceği yerlerde veya alenen sergileme; müstehcen ürünleri uygun olmayan yerlerde satma, dağıtma veya reklamını yapma (TCK 226/1) 6 aydan 2 yıla kadar hapis **+** adlî para cezası
**Basın-yayın yoluyla müstehcenlik** – Müstehcen görüntü, yazı veya sözlerin basın ve yayın yolu ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi (TCK 226/2) 6 aydan 3 yıla kadar hapis **+** 5.000 güne kadar adlî para cezası
**Çocukların kullanıldığı müstehcen içerik üretimi** – Müstehcen görüntü, yazı veya söz içeren ürünlerin üretiminde çocukların, temsili çocuk görüntülerinin veya çocuk gibi görünen kişilerin kullanılması (TCK 226/3, 1. cümle) 5 yıldan 10 yıla kadar hapis **+** 5.000 güne kadar adlî para cezası
**Çocuk müstehcen ürünleri bulundurma ve yayma** – Çocukların kullanıldığı müstehcen ürünleri ülkeye sokma, çoğaltma, satışa sunma, satma, nakletme, depolama, ihraç etme, bulundurma veya başkasına verme (TCK 226/3, 2. cümle) 2 yıldan 5 yıla kadar hapis **+** 5.000 güne kadar adlî para cezası
**Şiddet, hayvan veya “doğal olmayan” yolla müstehcenlik** – Şiddet kullanarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin müstehcen ürünleri üretme, ülkeye sokma, satışa sunma, satma, nakletme, depolama, başkasına sunma veya bulundurma (TCK 226/4) 1 yıldan 4 yıla kadar hapis **+** 5.000 güne kadar adlî para cezası
**Yayma suretiyle müstehcenlik (Nitelikli hal)** – Üçüncü ve dördüncü fıkralardaki (çocuk pornografisi veya şiddet/hayvan içerikli pornografi) ürünlerin içeriğini basın ve yayın yoluyla yayınlama, yayınlanmasına aracılık etme veya çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlama (TCK 226/5) 6 yıldan 10 yıla kadar hapis **+** 5.000 güne kadar adlî para cezası

Tabloda görüldüğü gibi, müstehcenlik suçunda hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da uygulanmaktadır. Kanun koyucu, suçtan elde edilebilecek maddi kazançları engellemek amacıyla hapis cezasına ek olarak yüksek miktarda adlî para cezasını zorunlu tutmuştur.

Not: TCK m.226/6 uyarınca, bu suçlar nedeniyle tüzel kişiler hakkında da bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir (örneğin işletmenin ruhsatının iptali gibi). Ayrıca, 226. maddenin 7. fıkrası gereğince bilimsel eserler ile (3. fıkra hariç olmak üzere) sanatsal veya edebi değeri olan eserler hakkında ve çocukların erişimi engellenmek koşuluyla bu madde hükümleri uygulanmaz.

Müstehcenlik Suçunun Temel Hali (TCK 226/1)

TCK 226’nin birinci fıkrası, müstehcenlik suçunun temel halini tanımlamaktadır. Bu fıkrada (a) bendinden (f) bendine kadar sayılan fiiller suç kapsamındadır. Özetle bir çocuğa müstehcen içerikli ürünleri vermek, göstermek, okutmak veya dinletmek; müstehcen içerikleri çocukların görebileceği yerlerde veya alenen teşhir etmek; müstehcen ürünleri yetkili satış yerleri dışında satmak veya kiraya vermek ya da bedelsiz dağıtmak veya reklamını yapmak  müstehcenlik suçu için temel hallerdir.

Bu fiillerle korunan değer hem genel ahlak hem de özellikle çocukların ruhsal ve ahlaki gelişimidir. Müstehcen ürünler, örneğin yetişkin pornografisi içeren dergiler, videolar, müstehcen yazılı materyaller olabilir. Kanun, bu tür ürünlerin çocuklara gösterilmesini veya halka açık şekilde sergilenmesini yasaklamıştır.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi
2021/16916 E., 2023/1169 K. sayılı kararında, 11 yaşındaki bir çocuğa mesaj yoluyla içerisinde kadın ve erkek cinsel organlarının açıkça göründüğü müstehcen fotoğraflar gönderen sanığın eyleminin, TCK 226/1-a bendinde tanımlanan çocuğa yönelik müstehcenlik suçunu oluşturduğuna hükmetmiştir. Mahkeme, bu durumda sanığın ayrıca küçük yaştaki mağdureye cinsel taciz suçunu da işlemiş olabileceğini, ancak iddianamede müstehcenlik suçu anlatımı da bulunduğundan, her iki suçtan (cinsel taciz ve müstehcenlik suçu) ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğini vurgulamıştır.

İlginizi Çekebilir:  İzmir'de FETÖ davalarına bakan avukatlar

Bu karar, bir çocuğa dijital yolla dahi müstehcen görüntü göndermenin 226/1 kapsamında cezalandırılacağını açıkça ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, sanıkların halka açık alanlarda veya internet ortamında, çocukların erişimine açık şekilde müstehcen içerik sergilemesi de bu fıkra kapsamında suç sayılır.

Nitekim Yargıtay, müstehcen görüntülerin herkesçe görülebileceği şekilde internette yayınlanması eyleminin – eğer içerik çocuk pornografisi veya aşırı sapkın tür değilse – TCK 226/2 yerine 226/1 kapsamında değerlendirilebileceğini belirtmiştir (aşağıda 226/2 kısmına bakınız).

Basın ve Yayın Yoluyla Müstehcenlik Suçu (TCK 226/2)

TCK 226/2 fıkrası, müstehcen görüntü, yazı veya sözlerin basın ve yayın yoluyla yayınlanmasını ayrı bir suç olarak düzenlemektedir. Yani gazete, dergi, kitap, televizyon veya internet gibi yayın araçları ile müstehcen içerik yayınlamak veya yayılmasına aracılık etmek, temel hale göre daha yüksek bir üst sınırla cezalandırılmaktadır (6 ay – 3 yıl hapis).

Burada kastedilen müstehcen içerik, mutlak yasak kapsamında olmayan genel müstehcenlik kapsamındaki içeriktir (yani yetişkin pornografisi gibi, çocuk içermeyen ve şiddet/tepki çekici anormal eylem içermeyen müstehcenlik). Bu suç tipi, toplumun beklenmedik şekilde müstehcen içerikle karşılaşmasını önlemeyi hedefler. Örneğin, genel erişime açık bir televizyon kanalında pornografik bir videonun yayınlanması veya bir internet sitesinde uyarısız şekilde pornografik görüntülerin herkese açık sunulması bu fıkra kapsamında müstehcenlik suçu sayılır.

Çocukların Kullanıldığı Müstehcenlik Suçu (Çocuk Pornografisi – TCK 226/3)

TCK 226’nın üçüncü fıkrası, müstehcenlik suçunun en ağır halleri olarak bilinen çocuk pornografisi ile ilgilidir. Bu fıkra iki ayrı suçu tanımlamaktadır:

  • (1) Müstehcen ürünlerin üretiminde çocukların (veya gerçek olmayan şekilde çocuk görüntülerinin) kullanılması suçu
  • (2) çocukların kullanıldığı müstehcen ürünlerin yayılması, bulundurulması suçu.

Birinci suça (fıkra 3, ilk cümle) ilişkin ceza 5 ila 10 yıl arası hapis iken; ikinci suça (fıkra 3, ikinci cümle) ilişkin ceza 2 ila 5 yıl arası hapistir (her ikisinde de 5000 güne kadar adli para cezası vardır). Yargılamalarda sıkça karşımıza çıkan NCMEC Raporu kaynaklı açılan davalar işbu kanun maddesi kapsamında değerlendirilmekte olup 2 yıl ile 5 yıl arası hapis istenmektedir.

Kanun bu suretle çocuk pornografisinin üretilmesini ve dolaşımını kesin olarak yasaklamakta, faillerini ağır ceza ile tehdit etmektedir. Gerçek bir çocuğun yanı sıra temsili çocuk görüntülerinin (örneğin görünüş olarak çocuk gibi gösterilen aktörler, çizimler veya animasyonlar) kullanılması dahi bu müstehcenlik suçu oluşturur.

Ayrıca failin bu içerikleri üretmedeki amacı veya bunları başkasına gösterip göstermediği önemli değildir; çocuk kullanılarak müstehcen ürün meydana getirildiği anda suç tamamlanır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu
’nun 24.03.2015 tarihli, 2014/14-603 E., 2015/66 K. sayılı emsal kararında, 15 yaşından küçük mağdureyle cinsel ilişkiye girip bunu kayda alan, mağdurenin çıplak fotoğraflarını çekerek telefonunda saklayan sanığın eyleminin, TCK’nın 226/3. maddesi birinci cümlesindeki “müstehcen ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması” suçunu oluşturduğu belirtilmiştir.

Kararda, sanığın fiilinin aynı zamanda mağdurenin özel hayatının gizliliğini ihlal suçunu da oluşturduğu ancak TCK 44 gereği bu tek fiilden dolayı en ağır cezayı öngören 226/3 kapsamında ceza verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Bu içtihat, çocuk kullanılarak müstehcen görüntü üretmenin, mağdurun rızası bulunsa bile (nitekim olayda mağdure sanığın rızasıyla ilişkiye girmişti) ayrı bir suç olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim Ceza Genel Kurulu, çocuğun rızasının hukuken geçerli olmadığını ve müstehcenlik suçunun oluşumu için içeriğin profesyonelce hazırlanmış olmasının gerekmediğini de ifade etmiştir.

Çocuk pornografisinin sadece profesyonel stüdyo ortamında üretilmesi değil, bireysel amaçla dahi olsa üretilmesi TCK 226/3 kapsamında müstehcenlik suçu olarak değerlendirilir.

Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/216 E., 2023/591 K. sayılı başka bir kararında da 18 yaşından küçük mağdur ile cinsel ilişkiye girip bunu videoya kaydeden, mağdurun istememesine rağmen görüntüleri telefonunda saklayan sanığın fiilini yine TCK 226/3-1. cümledeki suça vücut verdiği sonucuna varılmıştır. Görüntülerin hiçbir yere yayılmamış, sadece failin elinde kalmış olması dahi müstehcenlik suçu oluşumunu engellemez; önemli olan müstehcen ürünün üretiminde çocuğun kullanılmış olmasıdır.

Fıkranın ikinci cümlesi uyarınca, çocuk pornografisi içerikli ürünleri herhangi bir şekilde dolaşıma sokmak veya bulundurmak da suçtur. Buna göre çocuk istismar görüntülerini depolayan, başka birine veren, internet üzerinden indiren veya başkalarının erişimine sunan kişi de cezalandırılır.

İlginizi Çekebilir:  Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları Nelerdir?

Bu suçun oluşması için söz konusu materyalin gerçek niteliğini bilerek bulundurmak yeterlidir; belirli bir paylaşma veya dağıtma maksadı aranmaksızın, elinde tutan da suç işlemiş sayılır.

Örneğin, Yargıtay 18. Ceza Dairesi bir kararında sanığın bilgisayarının hafızasında tespit edilen ve çocukların kullanıldığı müstehcen fotoğrafların varlığı karşısında, bilirkişinin “fotoğraflar yanlışlıkla veya reklam yoluyla gelmiş olabilir” şeklindeki soyut beyanına dayanılarak beraat verilmesini isabetli bulmamıştır. Daire, dosya kapsamıyla uyuşmayan bu gerekçelerle beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna hükmetmiştir. Bu karardan da anlaşılacağı üzere, eğer failin cihazlarında çocuk pornografisi tespit edilmişse, bunun bilmeden bulaştığı yönündeki savunmalar dikkatle değerlendirilmekte; yeterli delil varsa müstehcenlik suçu kapsamında mahkûmiyet yoluna gidilmektedir.

TCK 226 KAPSAMINDA NCMEC Raporları ve Uygulamada Delil

Müstehcenlik Suçu Ve Ncmec Raporları

Tck M. 226 Kapsamında Ncmec Raporları

Günümüzde çocuk pornografisiyle mücadelede en önemli kaynaklardan biri, ABD merkezli NCMEC (National Center for Missing & Exploited Children) tarafından hazırlanan siber ihbar raporlarıdır.

NCMEC, internet servis sağlayıcıları ve sosyal medya şirketlerinden gelen ihbarları inceleyerek dünya ülkelerinin emniyet birimlerine raporlar iletmektedir. Türkiye’de de Emniyet Genel Müdürlüğü, NCMEC raporlarıyla iletilen IP adresi, e-posta, kullanıcı bilgileri ve görsel materyal gibi delillere dayanarak bir çok soruşturma başlatmaktadır.

Örneğin, 2021 yılında NCMEC tarafından Türkiye’ye 289.000’den fazla ihbar bildirildiği, bunların elenmesi sonucu binlerce somut vaka hakkında kolluğa rapor ulaştığı bilinmektedir. Ancak, ceza yargılamasında bu raporlar yalnızca başlangıç delili kabul edilmekte; esas mahkûmiyet kararı, raporda belirtilen hesap veya IP adresiyle ilişkili şüphelinin cihazlarında gerçekten suç unsuru materyal bulunması gibi somut delillerin elde edilmesine bağlıdır. Nitekim Yargıtay’ın çeşitli kararlarında, sadece IP adresi tespitine dayalı olarak ve suç içerikli dosyalar ele geçirilmeksizin mahkûmiyet kurulamayacağı, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin gözetilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Buna karşılık, yukarıda değinilen Yargıtay 18. Ceza Dairesi kararında görüldüğü gibi (2016/9201 E.), raporla tespit edilen materyaller gerçekten şüphelinin bilgisayarında bulunuyorsa, bunların “sehven orada olduğu” yönündeki soyut iddialar kabul görmeyecek ve mahkûmiyet yoluna gidilecektir.

Kısaca, NCMEC raporu bu suçların açığa çıkarılmasında çok önemli olmakla birlikte, yargılama aşamasında rapor içeriğinin doğrulanması ve bağlantının sanıkla kesin olarak kurulması gerekmektedir. Bu konuda yazmış olduğumuz ve linki verilen yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

Şiddet, Hayvan veya Doğal Olmayan Yolla Pornografi (TCK 226/4)

TCK 226’nın dördüncü fıkrası, içerik olarak en ağır müstehcenlik türlerinden birini düzenlemektedir.

Bu fıkraya göre, şiddet kullanılarak yapılan cinsel davranışlar, hayvanlarla yapılan cinsel faaliyetler, ölmüş insan bedeni üzerinde yapılan cinsel davranışlar veya “doğal olmayan yoldan”cinsel davranışlara ilişkin müstehcen ürünlerin üretimi, çoğaltılması, yayılması, bulundurulması tamamen yasaktır.

Kanunun gerekçesinde bu bentte sayılan ürünler bakımından “mutlak bir yasak” öngörüldüğü belirtilmiştir. Gerçekten de bu içerikler, tüm demokratik toplumlarda ahlaken kabul edilemeyecek, hatta bir kısmı bizzat suç teşkil eden fiillere ilişkin pornografik materyallerdir (örneğin hayvanlarla cinsel ilişki = zoofili; ölüyle cinsel eylem = nekrofili gibi).

Kanun koyucu, böyle sapkın içeriklere yönelik arz ve talebin önünü tamamen kesmek amacıyla bu ürünlerin sırf elde bulundurulmasını dahi suç saymıştır. Bu suçun cezası 1 ila 4 yıl hapistir ve fail kim olursa olsun (herkes suçu) olabilir.

Fıkrada yer alan “doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlar” ibaresi uygulamada ve doktrinde tartışmalara yol açmıştır. Kanunda bu ifadeye dair bir tanım yapılmamış, gerekçede de açıklık getirilmemiştir. 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bu ibarenin belirsiz ve Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla iptal başvurusu yapılmış, ancak AYM 2015/35 E., 2015/118 K. sayılı kararıyla başvuruyu reddetmiştir.

Anayasa Mahkemesi kararında “doğal olmayan yol” kavramının, şiddet kullanarak, hayvanlarla veya ölü bedeni üzerinde yapılan ve tüm demokratik toplumlarda doğal kabul edilmesi mümkün olmayan cinsel davranışları ifade ettiği; kavramın yargı kararları ve bilimsel yorumlarla çerçevesinin belirlenebileceği, bu nedenle belirlilik ilkesine aykırı olmadığı vurgulanmıştır.

Öğretide bazı yazarlar, “doğal olmayan yol” kapsamına, rızaya dayalı oral/anal ilişkiler veya eşcinsel ilişkiler gibi durumların girmemesi gerektiğini, bunun aksi halde yetişkin bireylerin özel hayatına aşırı müdahale anlamına geleceğini savunmuşlardır. Yargıtay da zaman içinde bu kavramı dar yorumlayan bir içtihat geliştirmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu
2018/461 E., 2020/323 K. sayılı kararında, “doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranış” ibaresinin kapsamını tartışmıştır. Somut olayda sanığın evinde çok sayıda pornografik DVD ele geçirilmiş, bunların bir kısmında heteroseksüel (vajinal, oral, anal) ilişki, bir kısmında grup seks ve lezbiyen ilişki sahneleri bulunduğu tespit edilmiştir.

İlk derece mahkemesi, bu içerikleri “doğal olmayan” kabul ederek 226/4 kapsamında cezaya hükmetmiş, sanık da buna itiraz etmiştir. Ceza Genel Kurulu ise, **anal veya oral ilişki, eşcinsel ilişki veya birden fazla kişiyle grup cinsel ilişki** gibi fiillerin salt bu nitelikleriyle “doğal olmayan yol” sayılamayacağına hükmetmiştir.

İlginizi Çekebilir:  Kısa Süreli Hapis Cezası ve Seçenek Yaptırımlar

Kararda, “doğal olmayan yol” kavramının, insan fıtratını zedeleyecek, kimse tarafından onaylanması mümkün olmayan ve örneğin ensest gibi insan türünün devamlılığını tehlikeye sokan parafilik eylemleri ifade ettiği belirtilmiştir.

Bu bağlamda, karar gerekçesinde oral veya anal yoldan, eşcinsel ya da toplu halde gerçekleştirilen cinsel davranışların sadece bir kısım toplum tarafından ayıp görülmesinin onları “doğal olmayan” yapmayacağı, dolayısıyla bu tür görüntülerin 226/4 kapsamına girmeyeceği ifade edilmiştir. Sonuç olarak Yargıtay, sanığın DVD’lerinde yer alan içeriklerde (anal, oral, eşcinsel ve çoklu ilişki) 226/4’te kastedilen manada bir sapkınlık unsuru bulunmadığını, bu içeriklerin yetişkinler arasında rızaya dayalı olduğunu değerlendirmiş ve sanığın eylemini 226/4 yerine, müstehcen ürünleri yetkisiz yerde satışa arz etme suçu olan 226/1-(d) kapsamında saymak gerektiğine karar vermiştir. Bu kararla birlikte, Yargıtay’ın “doğal olmayan yol” ifadesini oldukça istisnai durumlarla sınırlı yorumladığı söylenebilir.

Örneğin, gerçekten vahşi şiddet içeren cinsel işkence videoları, hayvanlarla cinsel ilişki görüntüleri veya ensest ilişkilerin pornografik kayıtları bu kapsamda değerlendirilmeye devam edecektir. Bunların dışında kalan, yetişkinler arasındaki alışılmadık cinsel pratiklerin görüntüleri ise (çocuk kullanımı yoksa) 226/4 kapsamında görülmeyip genel müstehcenlik hükümlerine tabi olacaktır.

Müstehcenlik Suçunun Nitelikli Hali: Yasak İçeriklerin Yayılması (TCK 226/5)

TCK 226/5 fıkrası, yukarıda sayılan en ağır müstehcenlik türlerinin (yani çocuk pornografisi ve 226/4 kapsamındaki sapkın pornografi) içeriklerinin basın-yayın yoluyla yayınlanmasını veya çocukların görüp duymasını sağlamayı ayrıca ve daha ağır cezayla cezalandırır.

Bu nitelikli hal, toplum ve özellikle çocuklar üzerinde telafisi güç zararlara yol açabilecek en tehlikeli fiilleri kapsamına almaktadır. 226/5 kapsamında bir fiil oluşması için, örneğin çocuklara ait müstehcen görüntülerin herhangi bir yayın vasıtasıyla yayılması, internette paylaşılması veya bir çocuğa izlettirilmesi yeterlidir.

Bu suçun cezası 6 yıldan 10 yıla kadar hapistir, yani en ağır müstehcenlik cezasıdır.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi
2020/19285 E., 2021/1817 K. kararında, çocukların kullanıldığı müstehcen görüntülerin internet ortamında paylaşılması halinde failin TCK 226/5 uyarınca cezalandırılması gerektiğini açıkça vurgulamıştır.

Karara konu olayda, suça sürüklenen bir çocuk (fail de çocuk) Facebook adlı sosyal medya sitesinde çocuk pornografisi içeren görüntüler paylaşmış; yerel mahkeme bunu yanlış nitelendirirken, Yargıtay bu fiilin 226/5 kapsamına girdiğini belirterek kararı düzeltmiştir.

Bir diğer örnekte, Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2388 E., 2024/4879 K. sayılı kararda, 15 yaşını doldurmuş mağdur kız çocuğunun üstsüz halde göğüsleri görünen müstehcen fotoğrafını onun rızası olmaksızın Facebook’ta yayımlayan sanığın eyleminin 226/5’te tanımlanan suçu oluşturduğuna hükmetmiştir.

Yerel mahkeme bu olguda sadece TCK 134/2 (görüntülerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliği) suçundan ceza vermişti; Yargıtay ise mağdurun yaşı ve görüntülerin müstehcen niteliği gereği ayrıca müstehcenlik suçunun oluştuğunu, TCK 44 kapsamında en ağır suçtan (226/5) hüküm kurulması gerektiğini belirtmiştir.

Bu kararla birlikte, çocukların müstehcen görüntülerinin rıza dışı paylaşılmasının sadece özel hayat ihlali değil, aynı zamanda (ve daha önemlisi) müstehcenlik suçu olduğu ortaya konmuştur.

Yargıtay kararları, müstehcen görüntülerin geniş kitlelere yayılması ile sınırlı sayıda kişiye gönderilmesi arasındaki ayrımı da işlemektedir. Eğer içerik çocuk pornografisi ise, aslında tek bir kişiye gönderilmiş olsa dahi ve o kişi de çocuksa, fiil teknik olarak “çocuğun görmesini sağlamaktır” ve 226/5 kapsamına girer.

Nitekim Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2023/4196 E., 2023/1849 K. kararında, 16 yaşındaki mağdurla cinsel ilişki görüntülerini kaydeden sanığın bu görüntüleri mağdurun 18 yaşından küçük kardeşine göndermesi olayında, sanığın eyleminin hem özel hayatın gizliliğinin ihlali hem de 226/5 kapsamındaki müstehcenlik suçu oluşturduğunu belirtilmiştir.

Daire, bir fiil ile birden fazla farklı suç oluştuğunda TCK 44 gereği daha ağır cezayı gerektiren suçtan (burada müstehcenlikten) mahkûmiyet, diğer suçtan hüküm verilmemesi gerektiğini vurgulayarak yerel mahkemenin yalnız gizlilik ihlalinden hüküm kurmasını bozma nedeni yapmıştır.

Özetle, çocuk pornografisinin veya hayvan/şiddet pornografisinin herhangi bir yolla yayılması, dağıtılması, çocuklara ulaştırılması gibi fiiller 226/5 kapsamına girer ve en ağır yaptırımı gerektirir. Eğer içerik yetişkin pornografisi ise ve bir çocuğa gönderilmişse, bu durum 226/1 kapsamında değerlendirilir (yukarıda açıklandığı üzere). Dolayısıyla nitelikli hal sadece mutlak yasak kapsamındaki müstehcenlik ürünlerinin yayılmasını hedef alır.

Müstehcenlik suçu şikayete tabi midir?

Yukarıda ayrıntılarıyla değinildiği üzere TCK m. 226 uyarınca düzenlenen müstehcenlik suçunun yargılaması şikayete tabi değildir. Savcılıkça müstehcenlik suçu tespiti halinde, re’sen soruşturma açılır ve suçun unsurlarının oluşması halinde failler hakkında kamu davası açılır.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2136 E., 2024/2115 K., öz kızının banyo yaptığı sırada çıplak görüntülerini habersizce kaydeden ve bilgisayarına aktaran sanığın fiillerini incelemiştir. Daire, fail öz babası olsa bile, 14 yaşındaki mağdurun müstehcen görüntülerini kaydetme eyleminin TCK 226/3-1. cümledeki suçu; bu görüntüleri bilgisayarda depolama eyleminin ise aynı maddenin 3. fıkrası 2. cümlesindeki suçu oluşturduğunu, ayrıca bu suçların şikâyete tabi olmadığını vurgulamıştır.

Av. Ramazan Sertan Safsöz

Bu makale yalnızca bilgilendirme amacı taşımakta olup, somut davalar için bir ceza avukatından profesyonel destek alınmalıdır.

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Bir Yorum Yazın

Bilgi almak için bizi arayabilirsiniz.
Whatsapp
Safsöz Hukuk Bürosu
Safsöz Hukuk Bürosu
Merhaba!
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
1