
Türkiye’de hukuk devleti ilkesi gereği, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar, mahkeme kararlarını yerine getirmekle yükümlüdür. Anayasa’nın 2. ve 138. maddeleri, hukuk devleti anlayışının temel taşlarıdır ve idarenin yargı kararlarına kayıtsız şartsız uymasını zorunlu kılar.
Bu bağlamda, verilen yargı kararlarını süresinde ve eksiksiz şekilde uygulamayan kamu görevlileri hakkında hem idari hem de hukuki sorumluluk doğar. Memurun kasten veya ihmalen mahkeme kararını yerine getirmemesi, tazminat sorumluluğu ve cezai yaptırımları beraberinde getirebilir.
1. Emsal Dava: İYUK m. 28 ve Anayasa Mahkemesi İncelemesi
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’un 28. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir” hükmü, zamanında Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştır.
2. Anayasa Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi
Anayasa Mahkemesi bu başvuruyu değerlendirmiş ve iptal talebini reddetmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında, kamu görevlisinin bilinçli ve kasten yargı kararını uygulamamasının hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu vurgulamıştır.
- Kamu görevlisinin yargı kararını uygulamama konusunda seçim hakkı yoktur.
- Bu eylem, doğrudan suç teşkil eder ve kişisel sorumluluk doğurur.
- İlgililer, kararın uygulanmaması hâlinde doğrudan kamu görevlisine karşı tazminat davası açabilir.
Bu gerekçelerle mahkeme, İYUK m. 28/4 hükmünün Anayasa’ya uygunluğunu tescillemiştir.
3. Anayasa’da Mahkeme Kararlarının Bağlayıcılığı
1982 Anayasası’nın 138. maddesi şu hükmü içermektedir:
“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
Bu hüküm, yargı kararlarının mutlak bağlayıcılığını ortaya koyar. Dolayısıyla mahkeme kararını yerine getirmeyen kamu görevlisi sadece kurumunu değil, aynı zamanda şahsını da sorumluluk altına sokar.
4. Mahkeme Kararlarının Uygulanmamasının Sonuçları
Mahkeme kararlarını yerine getirmemek;
- İlgili kamu görevlisinin tazminat sorumluluğunu doğurur,
- Disiplin soruşturmasına konu olabilir,
- İdare aleyhine açılan davalarda maddi tazminat yükü artabilir,
- Ceza hukuku bakımından suç oluşturabilir.
Anayasa m. 129/5 gereği, kamu görevlisinin kişisel kusurunun varlığı hâlinde, zararın rücuen tahsili mümkündür.
5. Mahkeme Kararına Uymayan Memura Karşı Dava Nerede Açılır?
İdare veya kamu görevlileri tarafından kasıtlı olarak yerine getirilmeyen yargı kararlarına ilişkin olarak;
- Tazminat davası idare mahkemesinde açılabilir.
- Kamu görevlisinin fiili aynı zamanda suç teşkil ediyorsa Asliye Ceza Mahkemesi yetkilidir.
Kararın uygulanmaması sonucu oluşan mağduriyetin giderilmesi için hem idari hem de cezai yollara başvurmak mümkündür.
6. Kamu Görevlilerinin Mahkeme Kararları Karşısındaki Sorumluluğu
Kamu görevlileri, bağlı bulundukları idarenin temsilcisi olarak mahkeme kararlarını uygulamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük sadece yönetsel bir görev değil, anayasal bir sorumluluk niteliğindedir.
Aksi hâlde kamu görevlisi hakkında:
- Disiplin işlemleri uygulanabilir,
- İlgili kişi ve kurumlar tazminat davası açabilir,
- Ceza soruşturması başlatılabilir.
Özellikle mahkeme kararlarının 30 gün içinde yerine getirilmemesi, doğrudan hukuka aykırılık oluşturur ve bu durum sorumlu memurun şahsî kusurunu ortaya koyar.
Hukuk devleti ilkesinin en temel gereklerinden biri, mahkeme kararlarının uygulanmasıdır. Kamu görevlileri, yargı kararlarını uygulamak zorundadır; bunu yerine getirmemek yalnızca idari değil, aynı zamanda hukuki ve cezai sorumluluk doğurur.
1982 Anayasası, İYUK ve yargı içtihatları birlikte değerlendirildiğinde, kamu görevlisinin mahkeme kararını kasıtlı olarak yerine getirmemesi hâlinde hem tazminat yükümlülüğü hem de cezai yaptırım doğacağı açıktır. Bu tür durumlarla karşılaşan kişiler, haklarını korumak adına idari dava veya ceza davası yoluna başvurmalıdır.