
İşkence suçu, bireyin insan onurunu, fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü hedef alan ağır bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesi, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak bir kişiye sistematik eziyet etmesini “işkence” olarak tanımlar. Bu suç, yalnızca mağduru değil, toplumu da derinden etkiler. Bu nedenle kamuoyu ve ceza avukatları açısından oldukça önemlidir. Ayrıca, insan hakları açısından hassas bir konudur. Bunun yanında, işkencenin önlenmesi demokratik hukuk devletinin en temel sorumluluklarındandır. Sonuç olarak, mağdurun korunması ve faillerin cezalandırılması, adaletin temel gereklerindendir.
İşkence Suçunun Tanımı (TCK m. 94)
Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesi, kamu görevlilerinin görevlerinden kaynaklanan nüfuzlarını kötüye kullanarak kişilere sistematik fiziksel veya psikolojik acı vermesini işkence olarak tanımlar. Bu tanım, kişilik haklarının korunması açısından büyük önem taşır. Fail, kamu gücünü bireyin aleyhine kullandığında suç oluşur. Ayrıca bu davranışlar süreklilik gösterir. Kısaca ifade etmek gerekirse, işkence suçu bireysel haklara açık bir saldırı niteliğindedir. Bu düzenleme, kamu gücünün kötüye kullanımına karşı koruyucu bir duvar oluşturur.
İşkence Suçunun Unsurları
Fail
Yalnızca kamu görevlileri işkence suçunun faili olabilir. Polis, infaz koruma memuru, jandarma gibi kolluk kuvvetleri bu kapsama girer. Fail görevle doğrudan veya dolaylı bağlantı kurduğunda suç oluşur. Görevle bağlantı, kamu otoritesinin kötüye kullanıldığını gösterir. Ayrıca, failin görevi nedeniyle kazandığı yetkiyi bireyin aleyhine kullanması, suçun oluşmasında belirleyici bir etkendir. Bu nedenle failin pozisyonu suçu ağırlaştıran bir etkendir.
Mağdur
Mağdur, herhangi bir vatandaş olabilir. Gözaltına alınan, tutuklu olan veya kamu görevlisiyle temasta bulunan kişiler bu kapsama girer. Kamu gücüne karşı savunmasız hâle gelen bireyler işkenceye açık duruma düşer. Özellikle gözaltında olan bireyler üzerinde fiziksel veya psikolojik baskı kurulması, suçun oluşumunu tetikler. Mağdurun savunmasızlığı, cezanın artmasında rol oynar. Sonuç olarak, mağdurun durumu önem taşır.
Fiil
İşkenceye konu fiiller çok yönlüdür. Fiziksel şiddet, darp, aç bırakma, uykusuz bırakma, aşağılama, tehdit ve cinsel taciz bu kapsamdadır. Aynı zamanda, bireyin kişilik haklarını zedeleyen her davranış da bu kapsamda değerlendirilir. Eylemler süreklilik gösterdiğinde suç oluşur. Mağdurun kişiliğini zedelemeye yönelik her hareket dikkate alınır. Bu kapsamda psikolojik baskılar da işkence suçunun kapsamındadır.
İşkence Suçunun Cezası
TCK m. 94 hükmüne göre:
- Fail, üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezası alır.
- Mağdur çocuk, gebe veya engelli ise ceza yarı oranında artırılır.
- Mağdurun ölümü hâlinde, fail ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılır.
Mahkemeler cezayı belirlerken sistematikliği, mağdurun gördüğü zararı ve failin kastını dikkate alır. Bu değerlendirmeyle cezanın ağırlığı belirlenir. Bunun dışında, kamu güvenliği ceza takdirinde etkili olur. Ayrıca, olayın toplum üzerindeki etkisi de göz önünde bulundurulur.
Nitelikli Hallerin Değerlendirilmesi
Nitelikli hâller cezanın artırılmasına neden olur. Savunmasız bireylere yönelik işlenen işkenceler ağırlaştırıcıdır. Özellikle çocuklara ya da yaşlılara yapılan sistematik şiddet, cezayı artırır. Kalıcı ruhsal ya da bedensel zararlar da dikkate alınır. Ayrıca, cinsiyet, engellilik durumu veya hamilelik gibi hususlar da değerlendirilir. Bu nedenle faile üst sınırdan ceza verilebilir. Kamu vicdanı ağır ihlallerde daha sert tepki verir.
Şikâyet, Uzlaştırma ve Zaman Aşımı
İşkence suçu şikâyete bağlı değildir. Savcı, mağdur başvuru yapmasa bile soruşturma başlatır. Bunun yanında, uzlaştırma da mümkün değildir. Zaman aşımı süresi genelde 15 yıldır. Ölümle sonuçlanan durumlarda bu süre daha uzundur. Bu nedenle, mağdurlar adli makamlara zamanında başvurmalıdır. Aynı şekilde, hak arama yolları hızlı şekilde işletilmelidir.
Yargıtay Kararlarıyla İşkence Suçu
- Yargıtay 8. CD 2019/8471 E., 2020/6132 K.: Gözaltındaki kişiye tokat atmak sistematik şiddet olarak değerlendirilmiştir.
- Yargıtay 1. CD 2020/4295 E., 2021/1871 K.: Soyundurularak yapılan hakaret işkence sayılmıştır.
- Yargıtay CGK 2018/112 E., 2019/210 K.: Uykusuz bırakılan mağdura işkence uygulanmıştır.
- Yargıtay 14. CD 2017/1328 E., 2018/2215 K.: Kelepçeli kişiye yönelik cinsel taciz ağırlaştırıcı sayılmıştır.
- Yargıtay 8. CD 2016/9462 E., 2017/12458 K.: Bilgi almak için uygulanan baskı işkence kabul edilmiştir.
- Yargıtay 1. CD 2015/10928 E., 2016/9472 K.: Fiziksel ve ruhsal bozulma cezayı artırmıştır.
- Yargıtay 14. CD 2021/5281 E., 2022/1826 K.: Psikolojik baskı ile gözaltı süreci işkence oluşturmuştur.
- Yargıtay CGK 2019/611 E., 2020/875 K.: Korku yaratılarak bilgi alınmaya çalışılması suç oluşturmuştur.
- Yargıtay 8. CD 2018/2302 E., 2019/4173 K.: Tek seferlik eylemler işkence sayılmamıştır.
- Yargıtay 1. CD 2023/1082 E., 2024/387 K.: Keyfi ve sürekli davranışlar suç sayılmıştır.

Tck M. 94 Işkence Suçu Ve Cezası
Sonuç ve Avukat Önerisi
İşkence suçu bireyi hedef alsa da topluma zarar verir. Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesi bu suçun tanımını açıkça ortaya koyar. Failler kamu görevlisiyse cezalar daha ağır olur. Ceza avukatları bu suç tipine özel hassasiyetle yaklaşmalıdır. Bu bağlamda, delil toplamak, tanık bulmak ve rapor hazırlatmak sürecin bir parçasıdır. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru da etkili bir yoldur. Sonuç olarak, uzman ceza avukatıyla çalışmak hak arama sürecini güçlendirir.