
Bir kişi vefat ettiğinde, malvarlığı ve borçları mirasçılara geçer. Mirasın sadece mal ve haklardan ibaret olmadığı unutulmamalıdır. Borçlar da mirasın parçasıdır. Bu nedenle bazı mirasçılar, kendilerine düşen bu borç yükünden kurtulmak için mirası reddetmeyi tercih eder. Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi, mirasın reddi hakkını düzenler. Yasal ve atanmış mirasçılar, yasal sürelere uyarak bu haktan yararlanabilir.
Kimler Reddi Miras Yapamaz?
Reddi miras hakkı, herkes için geçerli değildir. Bazı kişiler bu hakkı kullanamaz. Özellikle miras malı üzerinde saklama, kaçırma ya da paylaşımda rol alma gibi eylemlerde bulunanlar, mirası reddedemez. Ayrıca mirasçılıkla bağdaşmayan davranışlar da bu hakkı ortadan kaldırır.
Reddi miras hakkını kullanamayanlar şunlardır:
- Miras paylaşımına henüz red süresi dolmadan katılan kişiler.
- Mirası yöneten veya malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunan mirasçılar.
- Miras mallarını gizleyen ya da eksilten kişiler.
- Vefat edenin işleriyle ilgilenirken kendi yararına işlem yapan kişiler.
- Ölümden hemen sonra mal kaçıran veya zarar veren kişiler.
Bu sınırlamalar, Türk Medeni Kanunu’nun 617. maddesinde açıkça yer alır. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 2020/2646 E. ve 2021/3931 K. sayılı kararında şu sonuca ulaşmıştır: “Tereke malını gizleyen veya kaçıran mirasçı, borçlardan kişisel olarak sorumlu olur. Bu kişi mirası reddedemez.”
Miras Reddinin Süresi
Reddi miras süresi, miras bırakanın ölümünün öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Yasal süresi üç aydır. Bu süre içinde işlem yapılmazsa, miras kabul edilmiş sayılır. TMK m. 606’ya göre, süre mirasçılığın öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlar.
Mirasçı borçlardan geç haberdar olmuşsa veya terekenin borca batık olduğu daha sonra fark edilirse, mahkeme ek süre verebilir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/1245 E., 2020/3123 K. sayılı kararında şöyle denilmiştir: “Mirasçının borçları öğrenmesi geciktiyse, red süresi buna göre hesaplanmalıdır.”
Eğer tereke tespiti uzun sürerse, süre mal sayımının bitiminden sonra başlayabilir. Sulh hukuk mahkemesi bu gibi durumlarda takdir yetkisini kullanarak mirasçıya zaman tanıyabilir.
Mirasçının Mirası Reddetmeden Ölmesi
Mirasçının, mirası reddetmeden önce vefat etmesi halinde, red hakkı onun kendi mirasçılarına geçer. Bu kişiler de red hakkını kendi adlarına kullanabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 608. maddesi bu süreci düzenler.
Örneğin; miras bırakan bir baba vefat ettiğinde, oğlu mirası reddetmeden ölürse, bu durumda torunlar mirası reddedebilir. Onlar için süre, red hakkının varlığını öğrendikleri tarihte başlar. Bu uygulama Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2015/3269 E., 2016/7165 K. sayılı kararıyla da desteklenmiştir.
Miras Hukukuna Göre Miras Nasıl Red Olunur?
Mirasın reddi, sulh hukuk mahkemesine verilen beyan ile yapılır. Beyan sözlü ya da yazılı olabilir. Ancak her durumda kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Şartlı ya da kısıtlı redler geçersiz sayılır.
Red süreci aşağıdaki adımlarla işler:
- Mirasçı sulh hukuk mahkemesine başvurarak red beyanında bulunur.
- Hakim, beyanı resmi tutanağa geçirir.
- Bu tutanak özel kütüğe işlenir ve yasal geçerlilik kazanır.
- Dileyen mirasçıya, reddi gösteren belge verilir.
Red işlemi yapılmazsa, miras kayıtsız şartsız kabul edilmiş sayılır. Böylece mirasçı, borçlardan da sorumlu hale gelir. Ayrıca redden sonra mirasçı, tereke mallarıyla ilgili hiçbir tasarrufta bulunmamalıdır. Aksi takdirde red geçersiz sayılabilir.
Sonuç
Reddi miras, borç yükünden korunma aracı olarak önem taşır. Ancak usulüne uygun yapılmadığında mirasçı istemediği bir borçla karşı karşıya kalabilir. Sürelere ve şekil şartlarına dikkat edilmelidir. Aksi halde geri dönülmesi zor sonuçlar doğabilir.
Miras hukuku uygulamaları her olayda farklılık gösterebilir. Bu nedenle uzman bir miras avukatı ile süreci yürütmek, hak kaybını önlemek açısından önemlidir.